ANASAYFA

18 Aralık 2018 Salı

Yaban - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Aralık 18, 2018


Uzun zamandır aklımdaydı ve sonunda okuyabildim. :) Herkesin okuması gereken bir kitap. Yakup Kadri'nin okuduğum ikinci kitabı ve beni daha çok etkiledi. Kurtuluş Savaşında, köylüyü hiç bu şekilde hayal etmezdim o kadar iyi anlatılmış ki, çoğu zaman gözlerim doldu.

Konumuz 
Ahmet Celal, Çanakkale savaşı sırasında kolunu kaybederek gazi olmuş bir subaydır. Emir eri olan Mehmet Ali'nin Eskişehir deki köyünde yaşama teklifini kabul eder. Çünkü İstanbul İngilizler tarafından kuşatılmıştır.Bu şekilde eğitimli aydın birinin, eğitimsiz cahil köylüyle olan çatışmasını okuyoruz. Köylülerin onu bir gazi olmasına rağmen içlerine almaması Yaban olarak adlandırmaları kendilerinden uzak tutmaları en dikkat çeken kısımlardı. Ahmet Celal, kendisini kitaplarla oyalar ve gazetelerden savaşı takip eder. Milli Mücadelenin başlaması Türklerin, düşmana teslim olmayışını coşkuyla köylüyle paylaşır fakat aldığı tepkisiz, heyecansız tavırlar onu zamanla tamamen kendisiyle baş başa bırakır. Bir gün köyden iyice uzaklaştığı sırada  Porsuk Çayı üzerinde, yakınlardaki bir köyden olan Emine'yle tanışır. Emine yi köylü bir kız olarak küçük görse de ilk görüşte aşık olur.Sürekli Porsuk Çayına giderek Emine'yle konuşmaya çalışır fakat hiçbir zaman istediği iletişimi kuramaz Mehmet Ali nin kardeşi İsmail de Emine'ye aşık olmuştur. 

Açıkçası kitaptaki karakterler dikkat çekiciydi. Biraz daha yazarsam kitabı olduğu gibi anlatmış olacağım. Beni en çok etkileyen kısım sonlarıydı. Yunan askerlerinin köyü talan etmesi, saygısız kötü davranışlarını okumak ne kadar içimi acıttı, nasıl üzüldüğümü anlatamam. Başlarda köylüyü sevmemiştim fakat anladım ki, köylü kendi kendisine bırakılmıştı. Sefil haldeydiler savaş zamanı köylü hatırlanmıştı.Köylü eğitilmemiş cahil olarak bırakılmış, hiç önemsenmemiş. Bu yüzden Ahmet Celal de kendisini ve diğer aydınları suçlamakta köylüyü savaş zamanı tanıdıkları hatırladıkları için. 

Kısacası okunması gereken çok değerli bir kitap. Ne yazık ki, okul yıllarımda okumadığıma... Tarih dersinde Kurtuluş Savaşı konusu işlenmeden önce, bu kitap okutulsa eminim kimse Tarih dersini sevmiyorum demezdi. Can kulağıyla dinlenirdi diye düşünüyorum.

''Ben bir maskara değilim ama, bir safderun olduğum, bir koca çocuk olduğum muhakkaktır. Bundan bir türlü kurtulamıyorum. Feleğin nice cevr, nice aldanışlar, nice hayal ve umut kırılışları beni pişirmeye yetmedi. Hala, ne çocukça sevinçlerim, ne hoş hayallerim,gönlümün ne safça akışları var.''




12 Aralık 2018 Çarşamba

İnsanlar

Aralık 12, 2018






Hayatımıza karışan yorum yapan insanlar...

Seçimlerimizden biz sorumluyuz. Neden insanlar bizi seçimlerimizden döndürmeye çalışır ? Yersiz eleştiriler yapmak neye yarıyor. Sadece moral bozduklarını fark edemiyorlar mı ? Bazen bazı seçimlerim de sadece yanımda olunsun istiyorum.Tahammül sınırlarını zorlayıcı eleştiriler falan yapılmasa, hayırlısı deyip geçilse... Bu kadar zor olmasa saygı göstermek.

Kararlarımızı sorgulayacağımız şu '' Emin misin ?'' ler var ya işte sanırım burada ipler kopuyor. Diyorum ki önemli kararlarda kişinin kendisine bırakın ipleri zaten önemli olduğu için o çok düşünmüştür. Tekrar tekrar sorgulatmak bir şeye yaramaz. Kendiniz nasıl hayatınızla ilgili seçim yapma özgürlüğünüz varsa aynı şekilde herkesin var. Biriyle arkadaş, akraba olmanız kişinin kararları üzerinde etkiniz, söz payınız olduğu anlamına gelmez. Karar vermiş akıl danışmamış bu ikisinin farkında olmak lazım. Destek olsak köstek olmasak ne kadar da güzel olur...