Stefan Zweig in kitaplarını seviyorum.Okurken insanı içine alan bir doğallığı var bunu yakalamak çok önemli ve benzetmelerine hayranım. Kitaplarda kısacık olduğu için bir solukta bitiyor.
Konusuna gelelim
Madame de Prie,XV.Kral Louis in gözünden düşmesiyle bir taşra kasabasına sürülür. Bu sürgünün 2 - 3 gün süreceğini düşünür fakat zaman geçtikçe durumun tam tersi olduğunu anlamaya başlar, nitekim yazdığı mektuplara gelen karşılıklardan bunu net bir şekilde anlar. Bazıları tahtlarını sarsılmaz sanır, kendilerine ve kibirlerine övgüyle bakarlar Madame de Prie de böyle bir insan. Elinden tek tek en sevdiği şey oyuncak sandığı insanlar kaybolunca derin bir umutsuzluğa,yalnızlığa düşer. Fakat rahat durmaz ve yeni arayışlara girer ama bulduklarıyla daha da durumu vahimleşir. Büyük bir plan tasarlar ama uygulayabilecek midir?
Güzeldi kısaca tavsiye ederim.
Iyi okumalar dilerim :)
Konusuna gelelim
Madame de Prie,XV.Kral Louis in gözünden düşmesiyle bir taşra kasabasına sürülür. Bu sürgünün 2 - 3 gün süreceğini düşünür fakat zaman geçtikçe durumun tam tersi olduğunu anlamaya başlar, nitekim yazdığı mektuplara gelen karşılıklardan bunu net bir şekilde anlar. Bazıları tahtlarını sarsılmaz sanır, kendilerine ve kibirlerine övgüyle bakarlar Madame de Prie de böyle bir insan. Elinden tek tek en sevdiği şey oyuncak sandığı insanlar kaybolunca derin bir umutsuzluğa,yalnızlığa düşer. Fakat rahat durmaz ve yeni arayışlara girer ama bulduklarıyla daha da durumu vahimleşir. Büyük bir plan tasarlar ama uygulayabilecek midir?
Güzeldi kısaca tavsiye ederim.
Iyi okumalar dilerim :)