ANASAYFA

12 Aralık 2019 Perşembe

İSTANBUL

Aralık 12, 2019
İSTANBUL
Kamyonlar kavun taşır ve ben
Boyuna onu düşünürdüm,
Kamyonlar kavun taşır ve ben
Boyuna onu düşünürdüm,
Niksar'da evimizdeyken
Küçük bir serçe kadar hürdüm.

Sonra âlem değişiverdi
Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.
Sonra âlem değişiverdi
Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.
Mevsimler ne çabuk geçiverdi
Unutmak, unutmak, unutmak.

Anladım bu şehir başkadır
Herkes beni aldattı gitti,
Anladım bu şehir başkadır
Herkes beni aldattı gitti,
Yine kamyonlar kavun taşır
Fakat içimde şarkı bitti.

Cahit KÜLEBİ

Geçen ay ki Kafka dergisin de ilk dize verilmişti. O kadar sevdim ki paylaşmak istedim. :)

5 Aralık 2019 Perşembe

Şahsiyet

Aralık 05, 2019
Merhabalar Sevgili Arkadaşlarım,

Bugün bir dizi tavsiyesiyle geldim. Biliyorsunuz şu ara gündemde olan ödüllü dizimiz Şahsiyet i izledik eşimle beraber. Eşim tam bir seri katil film ve dizi hayranı bende Şahsiyet'in konusunu merak edip bakarken şakasına bak senin konuyu işlemişler dedim ve hemen açıldı. Tabii ki ne bekliyordum...

Başlarında eşim Breaking Bad ve Dexter dizisinden parçalar alındığını savundu. Açıkçası bende ilk bölümler de öyle düşündüm ama ortalar da değişti. Güzel sürükleyici bir diziydi özellikle son bölümlerinde kurguya bayıldık. Bütün ödüllere lâyık bir dizi değerini görmesi ne mutlu...

Iyi seyirler dilerim :)

29 Kasım 2019 Cuma

Güneşi Uyandıralım - Jose Mauro De Vasconcelos

Kasım 29, 2019

Merhaba Sevgili Arkadaşlarım,

Uzun zamandır kitap okuma çabalarındaydım.Kitaplarım benden önce eve geldiği için araya da zaman girdiğinden okumayı atladım ama bu gece karar verdim ve okuyup bittirdim. Şeker Portakalı'nı okurken o kadar ağlamıştım ki Zeze, hep aklımda o boya kutusuyla gezen çocuk olarak kaldı. Sokakta çalışan, mendil satan küçük çocukları gördüğüm de içim acır hepsine  bakabilecek güce sahip olsaydım. Hiçbir çocuk mutsuz olmasaydı. Hepsi sıcak yuvalar  da büyüse, aile sevgisini tam alsalar...Kitaplar ve filmler sayesinde duyarlı oluyoruz, hassaslaşıyoruz. Çocuk kalplerini yakından görüyoruz.
Anasınıfında staj yaparken gezi vardı. En sevdiğim çocuklardan birinin "Ama bizim paramız yokmuş " diye ağlamasını o kadar net hatırlıyorum ki. Diğer çocukların bakışlarını, öğretmenin duyarsızlığı...Okullar da durumu olmayan öğrenciler için bir şey yapılabilse o kadar hayırseverler var bunun için bir şey yapılabilir. Hatta çocuklar için daha çok şey yapılsa. En güzel kalbe onlar sahip.

Zeze yaramaz ve şeytan olarak yapışan karakterini o kadar benimsemiş ki Güneşi Uyandıralım da kendini 'Şeytanın Çırağı' olarak adlandırıyor burada kendime de kızdım hemen çocukları gruplandırmamız ne kadar doğru? sorunu görmek yerine hemen etiketi yapıştırıyormuşuz gibi gelmeye başladı.Çocuk yetiştirmek çok zor çok hassas bir terazi.Zeze eğitimi için  durumu iyi olan bir aileye evlatlık olarak verilir ve bu sefer hayal dünyası iyice genişler bir film yıldızı babası, Cururu kurbağası da yüreği olur ve birçok film yıldızı ailesi olur. Kısacası okumanızı tavsiye ederim bir küçük çocuğun büyürken, ailesiz büyürken yaşadıklarını okumak biraz zor ama okunmalı.

"Yeniden bir çocuğum. Düş gören bir çocuk. Yalnız bir çocuk. Niçin büyümeli?ıstemiyorum. Hiçbir zaman istemedim. Ama zaman durdu,ben devam ettim. Aslında, kimse insanların acıya katlanma gücünü bilemez. Tek bilen kendi yüreğimizdir. Ve neye yarar?"



26 Kasım 2019 Salı

Gizli Güzellik

Kasım 26, 2019

Merhabalar Sevgili Arkadaşlarım,

Bugün bir film tavsiyesinde bulunacağım.
Kendi hayatımdan örnek de vermek istiyorum önceden nadir bir şey yapardım mutfağa girip bir şeyler yapmak gibi şu mutfağa 40 yılda bir girenler var ya ben onlardandım "Kek" yapardım
Annemle her şeyle en ince ayrıntısına kadar  uğraşırdık "Müthiş Kek"i yapardım. Dünyanın en güzel kekini ben yapardım içi çiğde olsa o benim kekimdi ve hepsi bitterdi hiç kek yenilmemiş gibi o kek yenirdi. Patates kızartığımı da hatırlıyorum tek başıma bolca tuzlu olan benim bile yemediğim patates kızartmam her zaman ki gibi Babam tarafından dünyanın en güzel patates kızartmasıymış gibi afiyetle yenirdi. Artık ben sadece "Kek"yapıyorum ve dünyanın en güzel keki muamelesi görmüyor Sevgimi emeğimi verdiğim şey sadece "Kek" muamelesi görüyor bazı şeyler çok ince ayrıntılar da gizliymiş.
Gelelim filmimize bir "Baba" yı anlatıyor. Duyguları somut şekilde gören ve onlarla konuşan onlara çok sinirli olan bir "Baba"yı hatta bir aileyi anlatıyor.
Will Smith oynuyor en sevdiğim oyuncudur.
Iyi seyirler dilerim...

19 Kasım 2019 Salı

Sudan Sebepler

Kasım 19, 2019
Günümüz küsme ve kavga sebebi nedir? Sadece 'sudan sebep ' emin olabilirsiniz. Aslında elle tuttulur hiçbir şey yoktur ama beynimiz bahane üretir olmayan şeyleri bir anda karşı tarafa yükleriz niyet okuruz yani karşımızdakinin aklına gelmeyecek olan şeyleri üstüne yapıştırırız "Oh maşallah çok yakıştı " deriz bir de üstüne dedikodusunu yaparız "Şöyle yanlış yaptı bana" diye anlamıyorum bir Allah ın kulu yok mu? "sudan bir sebebi alıp bu hale nasıl getirdiniz? " diye soran. Cevap veriyorum "Yok" Ateşi körüklemeyi üstüne odunlar atmayı çok sever olduk ne kadar çok düşman olurlarsa o kadar kârım olur diyenler çoğaldı ama üzülmeyin etrafınız da arındı sanmayın hep birileri olacak böyle belki sizin hayatınız da değil ama duyduğunuz her hikâye de bir sızı olacak "Ben böyle birini tanımıştım " diyeceksiniz umarım uyarırsınız "Sudan bir sebebi ne hale getirmişsiniz " diyecek bir yüreğe sahip olursunuz.
Nitekim herkes kötü günler yaşayabilir sizin mutlu olmanız karşınızdakinin sorunlarını çözümlemeyebilir. Herkes sizin etrafınız da dört dönecek diye bir kural yok. Her şeyi büyütmek neyi kaybettiginizin farkına varmanızı engeller. Kör olmamayı öğrenmeniz dileğiyle.

11 Kasım 2019 Pazartesi

Marco Polo

Kasım 11, 2019
Merhaba sevgili blog arkadaşlarım,
 Uzun ama çok uzun zamandır dizi tavsiyesi vermiyordum.Henüz ikinci bölümünü yeni bitirdiğim bir diziyi tavsiye edecegim. Nam-i diğer Venedik li Gezgin Marco Polo, eğer kpss ye çalışıyorsanız izlemenizi tavsiye ederim.

Cengiz Han, ölmeden önce torunları ve oğulları arasında devleti paylaştırmıştır. Bunlar Altınorda , Çağatay,İlhanlı  ve Marco Polo nun son yolcuğu  olan ve çok  uzun bir zaman kalmak zorunda kaldığı Kubilay devleti. Türklerin Çin tarafından nasıl asimile olduğunu izleyebileceğiniz çok güzel bir dizi tavsiye ederim.
Tabii ki uyarım var! Günümüz sanat anlayışı özellikle Neftlix te bunun ötesini gördüğümüz  "Sanat için soyunmak" denen iğrençlik bulunmaktadır.Hiç anlamıyorum bu düşünceyi bir yerlerinizi göstermek 'Sanat'değil. Ben senin yarı çıplak bedenini sanat ve cesaret olarak görmüyorum sadece üzülüyorum.Nasıl kendine bunu yakıştırıp sanatın arkasına gizlenip bunu savunuyor ve bunun savunucusu olunuyor anlamış değilim. Sadece sapıklığı göstermek şahsi fikrim herkes aynı fikirde olmayabilir.
Bilgi verici bir dizi fakat çocuklara tavsiye edilemez sahnelerin aşırı uç nokta da olması nedeniyle gerçi gelecek zamanlar da çocuklar için bu gibi sahneleri izlemek cok normal bir şey olacak gibi duruyor.

Her neyse iyi seyirler dilerim.

21 Ekim 2019 Pazartesi

Kötü Söz Söyleme Sanatı

Ekim 21, 2019
Kötü sözler söylemek herkesin harcı değildir. Benim dilimin ucuna gelse de yutmasını bilirim. Çünkü ben kimim ki? neyim ki? seni yargılayım . Senin geçtiğin yoldan mı geçtim?Senin yaptıklarına yaşadıklarına mı tanıklık ettim? Ben seni anlık gördüm, ben seni belki hep tanıdığımı sandım ama gel gör ki tanımanın öyle basit olmadığını gösterdin ve döndüm dedim ki" Ben belki en başından bir sürü taviz verdim hep karşındakini düşünmek senin üstüne vazife değilmiş bak seni çok mu düşündüler?"
Iyi ki şehir değiştirmişim iyi ki buraya gelip yuva kurmuşum şükrettiğim birçok şey var eşimi Urfa karışık olduğu için çok görmesemde eve dönmesi yetiyor.  Kısıtlı zamanımız da beni mutlu etmek icin uğraşması evdeki eksikleri tamamlamasi bana arkadaş bulma çabası sevgimi arttırıyor gittikçe büyüyor her küçük çabası bende öyle kökler oluşturuyor ki bu kökler bitmiyor küçük bir yaprak düşse bile yanında binlerce çiçek ve yaprak açtırmasını biliyor insanların içinde de büyük şeyler yeşeriyormuş ne mutlu bu günlere ne mutlu bu güzel emeklere umarım hep sevgi için emek veren insanlar bulur sizleri de...

5 Ekim 2019 Cumartesi

İstemek

Ekim 05, 2019

Şu hayatta şuna inanıyorum kim ne istiyorsa Allah onu ona veriyor.
Arkadaşlarım vardı mal mülk seven mertebeye aşık öyle insanlarla hayat yolunu birleştirdi.
Kimisi kariyeri cok severdi kariyer peşinde koşan kişiyle birleşti.
Kimisi ailesinden uzaklaşmak icin koşar adımlarla gitti başka bir göçebeyle karşılaştı mutlu.
Kimisi Allah korkusu olsun yeter dedi daha güzeli onu buldu.
Ben istedim beni çok sevsin o kadar sevsin ki büyük şeyleri bile gözünü kırpmadan yapsın. O kadar seviyor ki kimsesinin olmadığı şehire ailesini sürükledi.
Kimsemin olmadığı şehire sevgimin cesaretiyle gidiyorum.
Ne istediğinizi unutmayın... Ne isterseniz o gelir sizi bulur.Allah her şeyin en güzelini yazar siz istemesini bilin.

13 Eylül 2019 Cuma

Benim Miladım

Eylül 13, 2019
Şu sıralar kitap ve filmden çok hayatımla ilgili yazılar yazar oldum ama sanırım çok fazla sınanır oldum.Normal de anlatacağı çok şey olan insanlardan değildim başıma öyle büyük şeyler gelmezdi, düzenli hayatım da düzensizlik zor görülürdü. Fotoğraftaki kedicik benim en mutlu ve en mutsuz ayım temmuzdan kalma bu ayda anneme akut pankreas teşhisi konuldu. Ülkemin işini düzgün severek yapan doktorları bu teşhisi 4 Hastane gezdikten sonra yani 4 gün sonra koyabildi. safradaki taşlar çıkmış sonuç o kadar büyümüş ki her gidilen hastane kafalarına göre bir teşhis koymaları  ne bir kan testi ne bir idrar testi istenilmemesi artık çok bilinçli gitmemiz gerektiğini gösteriyor.Kesinlikle eğer ailenizden kanınızdan canınızdan biri acı çektiğinde akıl sağlığınız yerinde olmuyor kukla gibi oluyorsunuz. Ne yöne çevirseler şifayı orada sanıyorsunuz.Ne yazık ki... Hayatım da en zor günüm ilk acildeki bekleyişimdi en samimi  insanlarsa hastane de kaldığımız günler de o yanımızdaki hastalar ve hasta yakınlarıydı ancak aynı acıyı çekenler birbirini bu kadar iyi anlarmış. Sanırım benim en üzüldüğüm en çıkmaza girdiğim anda annem ameliyata girdiğinde abimle köşe kapmaca oynar gibi birbirimizden uzaklaşıp ağlayıp sonra birbirimizi bakışlarımızla sakinleştirmeye çalışmaktı. Hastane de yaşamak cok zor o kadar çok gerçek acılar görüyorsunuz ki hatta o acildeki haykırışları duymak...
Şimdi hepsi bir anı yaşandığına bile inanamıyorum şükürler olsun ki annem iyi şükürler olsun ki bu acıyı çekmişim.
Kediyi anlatmak istemiştim aslında Çapa Tıp Fakültesinde Acil de duruyor, ön ayağından biri yok küçükken araba ezmiş orada tedavi etmişler ve yaşamış doktorlar çok iyi bakıyor ve bu kedicik acilde hangi kapıya gidiyorsa oradaki hasta en ağır durumda olanmış. Ismi de var ama benim isim hafızam yok gibi bir şey...
Insanlığınızı merhametinizi hicbir zaman kaybetmeyin gözünüz gibi bakarsınız umarım. Çünkü sağlığınızı kaybedebilirsiniz bu olağan normal bir şey ama etrafınız merhametsizlerle çevrilmişse o zaman üzülürüm her şey maddiyat değil hastane de yaşlı bir teyzeye çocuklarının parayla tuttuğu biri bakıyordu ve anladım.Anneler çocuklarına bir şey belli etmez merhametsizlerin elinde bile olsa...

30 Ağustos 2019 Cuma

Seni Seçtim...

Ağustos 30, 2019



Hiç asla dediniz mi? Bu kelimeyi hayatınızdan çıkarın! Etrafım kolilerle çevrilince(dünyam kolilere sığıyormuş katlanınca ) birden gözümde bir anım depreşti ve geldiğim nokta halime kahkahalar atmama sebep oldu.
 15 yaşında üst kat komşularımızla çay içerken  kendisi evlenip Izmir e yerleşecekti bundan söz ederken şu sözü söyledim 'Istanbul u ailemi asla bırakamam, yapamam başka yerde hatta evleneceğim kişi bizim semtten olsun insan mı yok burada' Işte 15 yaşın cahilliği işte bu Asla nın getirdiği sonuç !Nasıl mükemmel değil mi?
 Kalp kırmayın arkadaşlarım düşünmeden konuşmayın hangi yaşta olursanız olun ilk öğreneceğiniz şey Insanın başına her şeyin gelebileceği olsun hiçbir şeyi yadırgamayın hiçbir şeyi kalp kırıcı şekilde söylemeyin.
Ne de olsa insanız ve bazen aklımızı bir kenara koyup kalbim seninle devam etmek istiyorum diyebiliyoruz.

16 Ağustos 2019 Cuma

Bulutların Ötesinde (A Walk in The Clouds)

Ağustos 16, 2019


Merhabalar Sevgili Blog arkadaşlarım.

Yazmayı çok özledim, okumayı çok özledim, yorumlar yapmayı çok özledim kısacası buraları çok özledim :( Birazcık daha sabır lazım bana çokça olursa ne mutlu :) Sinir ve duygu durumum aynı stabil dengesizlik de şu aralar üstüme yok sabah mutluyken, öğlen ağlıyor, gece depresyona giriyorum.Kim ne derse, ne yapsa çok ciddiye alıyorum şakaları bile anlamıyorum... anladığınız üzere uzak durulacak insanlar listesinde başı çekiyorum :)

İşte bu anlar da  filmler bana çok iyi geliyor. Matrix i çok severim fantastik ve bilim kurguya dair ne varsa 5 - 6 kez sıkılmadan izleyen bir insanım ama şu ara o kadar duygusalım ki Keanu Reeves sen bu filme nasıl yakışmışsın Matrix deki seni unuttum seni hep böyle hatırlayacağım. :) Kısacası izlerken bulutların üstüne çıktım. Konusu 2. Dünya Savaşına katılmadan önce evlenen Paul gemiden indiğinde kimsenin onu karşılamamasının hüznüyle evine gider ve mektuplarının hiç birini okumayan ondan bir haber olan, aklı bir karış hava da olan karısıyla ( ne kadar övdüm ) başlar, devamını da siz izleyin :) 


İyi seyirler dilerim :)

En sevdiğim kısmı da burasıydı :)




13 Haziran 2019 Perşembe

Yaşım Çocuk

Haziran 13, 2019



Bazı huylarım hala 10 yaşında belki daha küçük belki daha büyük...

Büyümekle ilgili bir sorunum var kafama estiği gibi karar verip sonra mızmız oluyorum.Boyumdan büyük işlere bulaşıyor gibi de hissediyorum her an annemin eteğinin arkasına saklanabilirim ama o etek şimdi yok.İnsan büyümek istiyor ama bir yanı da hep küçük kalsın istiyor. Ben o yanların çoğunu tutmuşum hiç büyümemişler. Heves ettiğim şeyden anında vazgeçebiliyorum bağlandığım insanların kötü yönlerini de göremiyorum ya da çok zamanımı almış oluyor.Anlamsız inatlarım da var.İnsanların yaptıkları kötülükleri duyunca görünce hayrete düşüyorum. Herkesi melek sanıyorum şeytanlıkları görünce ağlıyor ama çabuk unutuyorum.  Kısacası artık aklı başında biri olmam lazım yoksa kandırılmaya doyamayacağım bir hayat beni bekliyor olabilir.

O benim için anlamı büyük gün yaklaştıkça korkularım endişelerim hat safhayı buluyor. Kendimi güçlü hissederdim iyi yanlarını görürdüm her şeyin şimdiyse beni zorlayacağının farkındayım. Her şeyin iyi güzel olacağına da inanıyor güveniyorum. Eskidendi özlemler şimdi telefonlar var hatta görüntülü konuşmalar diyorum sürekli kendime ama o içimdeki küçücük kız annesinin eteğini bırakmak istemiyor ama  kalbi de biliyor ki bırakmalı... 

Tek başına hayatını geçirmeyi başarabilen, idare etmeyi öğrenen insanların hayranı olur oldum. Özellikle bazen diyorum ki ''O bunu nasıl başardı ? '' Üniversite tercihlerini bile uzakta yapamam diye sadece İstanbul'a sınırlandırmış bir insanım ben ama O hep cesurmuş her konu da ve neredeyse hep tekmiş, mesleği de cesaret isteyen bir şey ama gel gör korkaklıkta sınır tanımayan ben cesaret alıyorum ondan.Sanırım her şey karşınızdakiyle iletişiminize de bağlı çok güvenirseniz böyle bir yola adımınızı atıyorsunuz. Korkup endişelendiğim zaman içimden diyorum ki çok güveniyorsun işte... Bu yol bizim en güzel cesaretimiz olacak :)









Franz Kafka - Bir Açlık Sanatçısı

Haziran 13, 2019


Merhabalar, 

Kitap okumaya çok zaman ayıramadığım şu zamanlar da öykü kitapları çok iyi oluyor. Aklım tabii ki daha çok diğer kitaplar da ama uzun aralıklarla okuduğum için konudan kopup ''Ne oldu da bu böyle oldu? '' gibi karışıklıklar yaşıyorum. Ne kadar vahim durumda olduğumu da izah edeyim, sayfaları tekrar tekrar okuyorum çünkü kitaptan kopup düşüncelere dalmış buluyorum kendimi :( Neyse ki birbirinden güzel öykü kitaplarını stok yapmışım :) 


Kafka yı Dönüşüm kitabıyla sevip, hayran kalmıştım Bu 3 öyküsü tabii ki benim gözümde Dönüşüm'le kıyaslanamaz ama güzeldiler. İlk  Açlık Sanatçısı'nı okuyoruz günlerce aç durarak show yapan ve showlarının sonu görkemli bitmesiyle halkın dikkatini çeken daha sonra kimsenin ilgilenmediği unutulup giden Açlık Sanatçısının duygularını okuyoruz.İkinci öykü Küçük Bir Kadın  nasıl anlatsam bu hikayeyi 10 sayfa kadardı kısacası kendisinden hoşlanmadığını düşündüğü Küçük Kadını anlatmaktadır.Son öykü de Şarkıcı Josephine ve Fare İnsanlar en etkileyici bu muydu? Diğerleri miydi ? diye soruyorum kendime ama hepsini okurken çok etkilendim ayrım yapmak istemiyorum öykünün başlığı gibi bir şarkıcıyı ve dinleyicilerin okuyoruz. Kısacası sanatçı ve toplum ilişkisini okuyoruz :)

Severek okudum arada dinlenmek amaçlı sizi çok yormayacak ama sorgulayacağınız güzel bir kitap Kafka okumayı seviyorsanız bu 3 öyküyü çok seversiniz. Hiç Kafka okumayana tavsiye etmiyorum :)

İyi okumalar dilerim.. :)

''Bir insan sürekli olarak bir başkasının nefretinin hedefi olamaz.''


''Sadece kaderinin peşinden gitmişti ki,bu bizim dünyamızda üzücü bir kaderden başka bir şey değildir.''

16 Mayıs 2019 Perşembe

Köşe Yazıları

Mayıs 16, 2019

Merhabalar ,

Bugün bir şey araştırırken hemen bir köşe yazısı keşfettim.Köşe yazılarını okumayı çok severim ve bazıları çok güzel oluyor. İnsan okudukça okuyası geliyor bitmesin istiyor. Bu da öylelerinden çok çok severek okudum ve sizlerle paylaşmak istedim umarım sizde beğenirsiniz :) 



Erik ağacını daha çiçekteyken rahatsız etmeye başlıyorlar. Meyveler ufaktan kendini gösterir göstermez, dallar çocukların istilasına uğruyor. Ağacın dalları kırılıyor, yeşil yaprakları yerleri dolduruyor. Son meyveye kadar sürüyor bu durum. Kimi aşağıdan taş atıyor, kimi sopayla vuruyor. Nihayet kırılmış dalları ve örselenmiş haliyle baş başa kalıyor. Bu sene de iyi hırpalandı. İnsanlar alacağını aldı ve gitti.
Erik ağacı asla yılmıyor. Küsmüyor. Geri kalan günlerde dinleniyor, yaralarını sarıyor ve bahar gelince hiçbir şey olmamış gibi tekrar çiçeğe duruyor. Başına ne tür sıkıntıların geleceğini bildiği halde...


İbrahim TENEKECİ 


 Bu yazının ufacık bir kısmı tamamını okumanızı çok isterim. Linki bırakıyorum :) 

İbrahim Tenekeci - İnsanlar ve Ağaçlar





Keyifli Okumalar Dilerim. :)

Dipnot ; Yazı da ufak bir kısımda siyasi vurgu yapılmış fakat ben her hangi bir partiyi tutmuyorum. Yazıyı genel olarak sevdim ve paylaştım.

12 Mayıs 2019 Pazar

İstiridye'den "eski Ramazanlar" Mimi :)

Mayıs 12, 2019


Mimlerini severek yaptığım sevgili  blog arkadaşım İstiridye Ramazan ayı mimi yapmış hemen sorulara geçiyorum Ramazan bitmeden cevaplayayım :)

1) Ramazanı bir hediye paketine benzetirsek. Sizin için nasıl bir paket olurdu ? İçinde sizin için neler olurdu ? 

Ramazanda her şeyi canı çeken bir insan olduğum için ne ararsanız bulurdunuz ama hurma ve sıcak pide olsun. Diğerlerini saymayayım sonra nereden okudum olayı olmasın :)

2) Ramazan ile ilgili hatırladığınız en net anınız hangisidir ? Size kazandırdığı hislerle birlikte anlatır mısınız ?

Küçüklüğümden pek bir şey hatırlamıyorum vardır ama aklıma gelmiyor.
2 sene öncesine gidelim sınav haftasıydı öğlen ve sabah sınavım vardı. Sabah sınavını atlattım öğlen sınavımda tramvay da bayılmıştım. Benim gibi zayıf ve bünyesi çok da sağlam olmayan arkadaşlar inat etmeyin 1 gün borcunuz olsun önemli değil böyle sıcak ve yoğun bir gün olduğu zaman sağlığınızı da düşünün. :)

3) Çocukluğunuzdaki Ramazan ve şimdiki yaşadığınız Ramazan arasındaki en belirgin farklar sizce  nelerdir ?

Saygıydı sokak da insanlar sigaralarıyla gezmiyordu. Bir de misafir çok oluyordu şimdi öyle değil herkes çalıştığı ve meşgul olduğu için öyle kalabalık iftar sofraları olmuyor :(


Bir mimin daha sonuna geldik mim için tekrar teşekkürler :)

Yapmak isteyen bütün arkadaşlarım mimlendiniz :)



4 Mayıs 2019 Cumartesi

Nişanlandım :)

Mayıs 04, 2019


Evet nişanlandım... :)

Bundan sonrası daha da hızlı geçecek sanırım çünkü Ekim de evleniyorum ve bu süreç şimdiden çok zormuş önceden kitaplara bakarken şimdi ev eşyaları, mutfak eşyaları gibi şeyler araştırır oldum. En önemlisi yemek yapmayı öğrenmem lazım. Duygusal olarak da çok garip haldeyim diğer yazılarımdan okumuşsunuzdur şu ara çok çabuk sinirlenip gerginleşiyorum...  İstanbul'u ailemi , sevdiklerimi , işimi bırakıp Urfa ya gidiyorum... Bundan sonra bu süreçle ilgili de arada ufak ufak yazacağım çünkü yazmak gibisi yok rahatlıyor insan arada beni çekeceksiniz şimdiden kusura bakmayın :)

Kitaplarımı okumaya da  Ramazan ayıyla birlikte başlayacağım ve yorumlarımı artık paylaşacağım 
Herkesin Ramazan ayı mübarek olsun :)

16 Nisan 2019 Salı

İstiridyeden Bahar Mimi :)

Nisan 16, 2019


Merhaba , :)
Sevgili arkadaşım İstiridye Avcısı mimlemiş çok teşekkür ederim.Geçen yaptığım mimden çok keyif almıştım bu sefer ki mim de onun gibi çok farklı ve keyifli olacak :)


1) Bahar bir insan olsaydı onunla aranız nasıl olurdu ?

Dengesiz olurdu sanırım şu ara benim dengem bozuk  herkese yansıtır oldum :) Belki aramızda en ufak şeyde yağmurlar yağar, gök gürler 5 dk sonra da güneş açabilir gök kuşağı çıkabilir... Ne de olsa kinci değilim bahar da kinci değildir yoksa  5 dk sonra güneş açmaz değil mi ? :)


2)Şu ana kadar yaşadığınız hayatın "bahar" kısmı hangi döneminiz ? O dönemde neler yaşadınız ?

Liseye başladığım  zamanlardır herhalde birçok duvarımı yıktığım ve birçok yeniliği de o zaman yapmışımdır. Lise dönemin de birçok arkadaşım olmuştu kimileri hala var kimileriyse yok o dönemde başlıyor sanırım insanın yaprak dökümlerine alışması....


3)Bahar bir arkadaşınız olsaydı onun okumaya ihtiyacı olan kitabın ne olduğunu düşünürdünüz ?

Aşk Olsun -Yelda Cumalıoğlu  kitap fuarından öylesine 2 - 3 tl ye aldığım ama beni kalbimden vuran bir kitaptı. Birçok sayfasını tekrar tekrar okumuşumdur çok yönlü kişisel gelişim başucu kitabım, bahar gibi hafif ve içindeki her bir söz yenileyiciydi. :) 

4) Size baharı anımsatan insanlar var mı çevrenizde ? Varsa kimler ?

Var Annem :))

5)Bahar temalı bir yağlı boya tablo yapmak isteseniz, resmin içinde olmazsa olmazınız ne olurdu ?

Çiçekler 

6)Bahar yorgunluğu ile mücadele eder misiniz? Yoksa kendini baharın kollarına yorgunca bırakmayı tercih edenlerden misiniz ?

Şuan uyumamak için direniyorum ve sanırım bahar alerjim var sürekli hapşuruyorum :(

7)Baharda gitmek istediğiniz coğrafyayı da sorup mimi sonlandıralım ;) 

Kuşadası :)

Çok keyifliydi tekrar çok teşekkür ederim :)



13 Nisan 2019 Cumartesi

Sevmediğim...

Nisan 13, 2019



Merhabalar, :)

Geçenler de sevmediğim şeyleri düşünmeye başladım.Her geçen gün sevmediğim ve yapmamam gereken şeyleri o kadar iyi görüyorum ki... Her cümlemin sonu şu ''Bunu asla yapmamalıyım!'' Korkum insanları gücendirmek üzmek oldu. Çünkü görüyorum ki bazı dönemler o hassas o kırılgan dönemler olur ya ne dense bir bıçak saplanır, yanlış anlaşılmalar hat safhada olur. ''Herkes ne hali varsa görsün! '' gibi büyük sözler yaralayıcı sözler söyler olmuşsunuz. Karşılık vermeyeceğiniz asla yapmam dediğiniz ne varsa tek tek yapıyorsunuz. Ne deli dönemler hepsi geçecek ama ne kayıplar verilecek, neler kazanılacak bilmiyorsunuz Her adımınız bir belirsizlik her karar bir kaybediş bir kazanış. Sonra diyorum ki insanları silmek yaşananları silmek nasıl kolaymış ben hiç başaramam diyordum ama görüyorum ki bu sadece sizin kararınız değilmiş biri sizi rahatlıkla silip ince ince öyle sızım sızım sözler söyler ki canınızın yanacağını bile bile öyle beylik sözler duyarsınız ki oradan buradan sonra dersiniz ki önemli olan neydi ? Ben kimdim? Neyi sevmezdim ? Beni tanıyamamışlar mı?  bir bir hatırlatır olursunuz kendinize...

Demem o ki bazı dönemler hayatınızdan birçok insan çıkabilir birçok insan hayatınıza adım atabilir... Birçok insandan birçok şey duyarsınız kafanız karışır bu zamanların çabucak geçmesi için yalvarır olursunuz... Üzülmeyin bu tek size ait bir suç değil, tek başınıza kendiniz yapmadınız. Aslında büyüdünüz insanları tanır oldunuz Erdemlere sahip oldunuz. Her yaşanan şey size artı bir davranış olarak dönebilir. Canınızı en çok acıtan şey annenize bağırışınız babanıza verdiğiniz o saçma sapan cevaplar olur o yüzden ağzınızdan çıkan her cümleyi düşünün ben bunu yapmazdım dediğiniz şeyleri yapmaya başladığınız da ama gerginim ama zor bir dönemdeyim gibi saçma sapan bahanelere sığınmayın gidip özür dileyin affettirin. Ne zaman ne olacağını asla bilemezsiniz. Hayatınızdaki en kıymetlileri ne üzün nede üzecek insanların eline bırakın sonuna kadar savunacağınız sizi her daim koruyan aileniz olsun...  Gerisi ne mi ? Gerisi çok boş gerisi sizi bir kalemde siler size acımaz gerisi sizin üzülmenizi önemsemez ağlamanızdan üzülmenizden keyif bile alanlar olur. Gerçekten sizi seven kişiyi bulduğunuz da onu anlıyorsunuz içeri de derinden hissediyor ve iyice tanımak iyice sizi tanıması için bütün çoğu vaktinizi ona ayırır oluyorsunuz... Bazı dönemler bazı insanları ilk sıraya koymanız gerekir çevreniz ya saygı duyar ya da duymaz. Kendiniz olmaktan vazgeçmeyin ben bu davranışı sevmiyordum nasıl oldu da yaptım dediğiniz de kendinize kendinizi anlatın...



25 Mart 2019 Pazartesi

Stefan Zweig - O muydu?

Mart 25, 2019

Her zaman ki gibi mükemmeldi ! Kitaplarımı okumadan önce hep bir mini araştırma yapar okurdum ama hiç araştırmadan okumaya başladım.Biliyorsunuz şu ara yoğun olduğum için(Kpss çalışmalarına da başladım geç kaldım ama olsun.) rastgele ince  olduğu için Zweig seçtim yoksa 5-6 ay daha dururdu. Tabii ki çok şanslıyım iyi ki elime gelmiş :)

Anlatmak istemiyorum büyüsü bozulacak vazgeçebilirsiniz diye korkuyorum. Çok iyi bir konuya sahip kesinlikle kötü düşünmeyin tarzım değil gibisinden çünkü ben tarzım değil deyip çok ertelerdim hatta aldığıma pişman olurdum o derece tarzım değil  :)

Konusunu bir gözlem gibi düşünebilirsiniz insanları gözlemlemeyi sevenler kesinlikle okuyun !

Çocuklarını evlendirmiş ve emekli olan bir çift sakin ama çok güzel göle yakın bir yere ev yaptırır.
Kısa bir zaman sonra da yakınlarına genç bir çift ev yaptırır.
Betsy'le birlikte genç çifti ve Ponto' yu tanıyoruz :)
Sonlara doğru gerilimi yüksek bir kitap başları da bir o kadar güzeldi :)

Bu kadarcık bilgi yeterli sonra tadı olmuyor diye düşünüyorum.Benim gibi hiç konusunu bakmadan okusanız keşke ama artık çok geç :)

Keyifli okumalar dilerim :)

18 Mart 2019 Pazartesi

İçimizdeki Şeytan Sabahattin Ali

Mart 18, 2019

Kürk Mantolu Madonna yı okuduğum zaman etkisinden uzun süre çıkamamıştım.
Kuyucaklı Yusuf u okuduğumda daha çok etkilenip daha çok sevmiştim.
İçimizdeki Şeytan için diyecek hiçbir sözüm yok ikisini de geride bıraktı.
Her Sabahattin Ali okuduğum da böyle olacak sanırım kime hangi kitabını tavsiye edeceğimi şaşıracağım. Okuduğum bu 3 güzel kitabı da şiddetle tavsiye ediyorum :)

Duygusal olarak yoğun bir dönemden geçiyorum ve doğru dürüst kitap okuyamıyorum. Sakin bir zamanda tekrar okuyacağım İçimizdeki Şeytan ı eminim o zaman daha da iyi anlayıp yorumlayacağım. Keşke bu zamanda okumasaydım...Bundan sonra ki kitap seçimlerimde daha hafif kitaplar olacak. Çünkü ben hayatımın en güzel 'Evet' imi söyledim. Bu ilk adımlar şimdiden birçok düşüncemi işgal ediyor kitaplarımı düzenli okuyamıyorum şimdilik ama biraz sakinleşip alışınca tekrar eskiye döneceğim :)

Ömer ve Macide karakterini ömrüm boyunca unutamayacağım. Yan karakterler de tabii ki iyiydi. Özellikle aydın, eğitimli görünen aslında hiçbir fikri ve şahsiyeti olmayan karakterleri okumak beni güldürdü. Ne kadar da tuhaf ne kadar doğru tespitler...Okurken içimde nasıl bir şeytan olduğunu, nasıl beni ele geçirebileceğini hatta acaba'' benim en zayıf yönüm ne ? ''diye çokça düşündüm. Okurken anlıyoruz ki baştan sevdiğimiz hoşlandığımız davranışlar sonradan bize ağır gelebiliyor.Bir dayanak nefes almak, birine güvenip inanma ihtiyacı duyuyoruz fakat güvendiğimiz dağa kar yağınca suçlu kim bulamıyoruz  ''O öyleydi de ben mi görmedim ?'' sorularıyla kendimizi iyice yiyoruz. Nitekim herkes karakterini baştan gösteriyor düzelmesini beklemek ne yazık ki kimi zaman çok acı sonuçlar doğuruyor... İki zıt karakter okudum biri çok güçlü,biriyse rüzgarla birlikte savrulan bir karakterdi ama doğru karara vardılar ne kadar zıtlıklarla başa çıkabiliriz sonunda boyun eğip doğru olanı anlıyoruz ya da yoruluyoruz.


''Hasan Ağa,Hasan Ağa olarak düşünür,böyle yaşar.Hükümleri hayatın verdiği birtakım tecrübelerin neticesidir ve kendine göredir.Konuşurken karşısında Hasan Ağa'dan başka kimse yoktur.Fakat bu efendilerin hiçbiri kendisi değildir.''

Keyifli okumalar dilerim...

6 Mart 2019 Çarşamba

Aslında...

Mart 06, 2019



Aslında yalnızlığı sevmem bana göre değildi ama insanlardan azıcık uzaklaştım ve gördüm ki ne çok ödünler vermişim kendimden yalnızlığı sevmek daha iyiymiş... Beni tanıdığını sandığım dostlarım artık dost değiller... Ne yargılar ne laflar duydum şimdi insanların birbirlerine nasıl duvarlar koyduğunu daha iyi anlıyorum.
Biriyle dost olmanız sürekli görüşeceğiniz her dk her yerden konuşacağınız manasına gelmiyor.Bazen insanlar kabuklarına çekilmek istiyor. Bazı duyguları derinlemesine yaşamak istiyor ya da önceliğiniz değişebiliyor. Şu sıralar önceliğim ailem,kardeşim gördüğüm arkadaşlarım ve sevdiğim insan gerisi nedense çok önemsiz ve lüzumsuz gözüküyor. İnsanlara sürekli hayatımdaki gelişmeleri anlatmak istemiyorum. Bazı şeylerin sonsuza kadar özel kalması iki kişi arasında kalmasına karar verdim. Tavsiyem her şeyi anlatmak zorunda değilsiniz eğer anlatmadığınız için dışlanıyorsanız ya da eskisi gibi sık sık görüşmediğiniz için arkanızdan laflar duyduysanız emin olun anlatırken de arkanızdan bir sürü laf dönüyordu. O yüzden özel özeldir. Bir sırrınızı verirseniz dostunuzun düşmanınıza dönüşmeyeceğinden emin olamıyorsunuz dikkat etmek lazım. :)

İyi günler ve iyi insanlar dilerim hayatınızda :)


Fotoğraf İstanbul Yıldız Parkı

FİLM / BENDEN BU KADAR !

Mart 06, 2019

Merhaba Sevgili Blog arkadaşlarım ,

Çok güzel bir filmle geldim :) Çok fazla güldüm gülerken çok da düşündüm. Filmi izlerken durup düşüneceğiniz anlar hatta filme girip müdahale etme isteğiniz o kadar fazlalaşacak ki kendinizi oturup sakinleştirmeye çalışacaksınız. Belki bu durumu sadece ben yaşamış olabilirim etrafıma baktığımda herkes sakince izliyordu.:) Beklentisizce izleyin böylesi daha güzel oluyor :)


Melvin, çok iyi bir yazar fakat Obsesif Kompulsif bozukluğu vardır. Karakter olarak çok açık sözlü, ırkçı, cinsiyetçi aradığınız bütün kötü özellikleri barındırmakta ama yazdığı kitaplar satış rekoru kırmaktadır. Komşusu  Simon la eşcinsel olduğu için iyi anlaşamaz hatta kimseyle iyi anlaşamayan sevilmeyen birisidir. Simon bir gün hastanelik olunca köpeğine bakmak mecburiyetinde kalır ve köpekle çok iyi anlaşır. Bu durum hem çok şaşırtıcı hemde komikti bu şekilde yavaş yavaş Melvin nin değişimini izliyoruz. Sürekli gittiği restorandaki garson Carol a aşık olması ve yaptığı doğru sandığı yanlışları izlemek çok keyifliydi.
Bir insanın değişimini izlemek istiyorsanız izleyebilirsiniz çok da güleceğinize emin olabilirsiniz :)

İyi Seyirler dilerim :)





11 Şubat 2019 Pazartesi

MİM - İstiridyedeki sorular :)

Şubat 11, 2019



Tekrar merhaba :) 

Sevgili blog arkadaşım İstiridye Avcısı mimlemiş.Çok teşekkür ediyorum ve  hemen sorulara geçiyorum :)


- Negatif olayları pozitif açılımlarla yorumlayıp olumlama yapmayı sever misiniz ? Evetse neden, hayırsa neden ? 

Bu çok kolay bir şey değil ama yapıyorum. Yapamadığım zaman beni rahatlatacak olan kişi anneme yönelirim o zaman kesin pozitif bakarım. Şuna da çok inanıyorum ''Her şerde bir hayır vardır '' o yüzden bakarım pozitifi bulurum, uğraşırım :)
-İnsanları sınıflandırma eğilimi hakkında neler düşünürsünüz ?


İşte son zamanlarda karşıma sürekli çıkıyor ve bu beni deli ediyor ! 
İnsanları sınıflandırmayı sevmem sınıflandıran kişilerden de hoşlanmam bunu sezdiğim an setlerimi örerim hatta gıcıklaşırım. Her insan mükemmel olamaz çünkü herkes eşit şartları yaşamıyor. İmkanlar, aile,çevre,eğitim birçok unsur bunları etkiliyor  sonuç sınıflandırma yani ayrımcılık yapılması kısacası sevmiyorum ama var işte :/ 


-Sizce herkes birbirine benzeseydi nasıl bir dünyada yaşardık ?


Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley  kitabı geldi aklıma :) Renksiz bir dünya olurdu. Bence iyi insanların kıymeti kötü insanlar sayesinde biliniyor yani bu bir denge çeşitlilik olmalı yoksa dümdüz bir sıradanlık olur :)

-Doğum ve ölüm hakkındaki düşünceleriniz nelerdir ? 


İkisi de  bir başlangıç. Doğum insan için mucize özellikle bir anne için ne kadar yüce bir duygu düşünürken bile anlatamayacağım hisler oluşuyor :) Ölümse yaşamaya devam edenler için üzücü ölen içinse hesabı bekleme zamanı, yapılan kötülüklerin ya da dünya telaşını anladığımız gün yani her şeyin ne kadar da boş olduğunu anladığımız an ya cezası ya mükafatı  :) Toprak da geliyor aklıma içinde kim bilir kimler var :) 
-Karakterinizi bir hayvana benzetecek olsanız ne olurdunuz ? Neden ?


Önceden İngilizce öğretmenimiz sormuştu bende kendimi hiç hayvan olarak düşünmediğimi söylemiştim. Kendisi de bana sen ceylan olurdun demişti. O yüzden ceylan diyorum bence de bana uyuyor :)
-Bir  yazarla (Ölmüş ya da yaşayan olabilir) bir hafta sonu geçirme hakkınız olsa kiminle olmak isterdiniz ?


Mehmet Akif Ersoy  :)
-Yaşamınız bir sinema filmi haline gelse, ismi ne olurdu ? Neden ?


Benim Özelim :) İlk kullandığım takma adım o yüzden her şeyde bunu kullanıyorum film olursa da  bu olsun :D


Evet şimdi mimleme sırası bende :) Yazılarını çok sevdiğim blog arkadaşımı mimliyorum :)
Kitaplara Kaçanlar 

10 Şubat 2019 Pazar

Hangisini Tercih Edersin ? - Mim

Şubat 10, 2019


Merhaba :)

Sevgili blog arkadaşım Okumaya Gel beni mimlemiş onun cevaplarını okurken çok eğlendim. Umarım benim cevaplarım da aynı etkiyi verir :)

Hangisini tercih edersin ? Uçabilme yeteneğinin olmasını mı yoksa su altında da nefes alabilmeyi mi ? Neden ? 

Yükseklik korkum olsa da uçmayı isterdim.Hatta aynı göçmen kuşlara dönerdim neresi sıcaksa orada ben olurdum soğuktan hoşlanmıyorum da :) Ayrıca sevdiğim insanın yanına kolayca gidebilirdim ay gerçekten şuan çok uçmak istedim :D

Hangisini tercih edersin ? Sonsuza dek etrafının kitaplarla çevrili olmasını mı yoksa evcil hayvanlarla mı ?  Neden ? 

İkisi de şuan gözümde korkunç durdu. Neden bilmiyorum ama sonsuza dek kitaplarla çevrili olamaz filmde olması lazım yanında yaşam lazım okumayı seviyorum ama bu kadar değil. :) Hayvanları seviyorum ama sadece uzaktan bakmak büyük bir yükümlülük ve üzülüyorum her şey doğasına ait olsun :) Cevap veremedim :)

Hangisini tercih edersin ? Büyük ellere sahip olmayı mı yoksa büyük ayaklar mı ? Neden ?

Sadist miyim diye düşündüm :D Büyük el hayal ettiğim de orayı burayı kırmak,  büyük ayakları düşününce de etrafta ne var ne yok düşünmeden koşmayı hayal ettim. Şu devler gibi neyin üstüne bastığımı umursamadan hemen beni yok ederlerdi sanırım :D Büyük el diyorum :)

Hangisini tercih edersin ? Geriye kalan hayatının tamamında çay içmeyi mi yoksa kahve içmeyi mi ? Neden ? 

Tabii ki ÇAY  :)

Hangisini tercih edersin ? Pilav üstü kurumu yoksa köfte patates mi ? Neden 

Çayın yanına köfte patates olsun :)

Hangisini tercih edersin ? Sınırsız döner mi? yoksa sınırsız kokoreç mi ? Neden ? 

Sakatat sevmiyorum.  Döner olsun :)

Hangisini tercih edersin ? Ölüm saatini bilmeyi mi yoksa nasıl öleceğini bilmeyi mi ? ( Ölüm tarihini ve şeklini değiştiremiyorsun) Neden ?

İyiymiş :D Ölüm saatim olsun. Diğerini bilmek daha korkunç gibi geldi ondan :)

Hangisini tercih edersin ? 500 yıl gelecekte yaşamayı mı yoksa 500 yıl geçmişte yaşamayı mı ? Neden ? 

Geçmişte yaşamayı isterim. Gittikçe her şey kötüleşiyor gelecekte uçan arabalar falan bana göre değil geleceğe ait hissetmiyorum kendimi... 
Ben gökyüzüne baktığımda yıldızları rahatça gördüğüm zamanı istiyorum :)

Hangisini tercih edersin ? Her yıl yenilenen tek seferlik uluslararası bir uçak bileti mi  yoksa yurt içinde geçerli sınırsız uçak bileti mi ? Neden ?

Yurt içi
İngilizcem iyi değil ama hiçbir ülkeyi de merak etmiyorum :) 
Kendi ülkemde doyasıya gezmek isterim her kısmını inceleyip bilmek istiyorum :)

Hangisini tercih edersin ? Daha çok dinlemeyi mi daha çok konuşmayı mı ? Neden?

Dinlemeyi :) Konuşunca başımız belaya giriyor. Sadece dinleyeyim '' Sen olsaydın '' gibi sorular olmasın  :)

Yapmak isteyen bütün arkadaşlarım mimlendiniz :)





9 Şubat 2019 Cumartesi

Birazcık Ben

Şubat 09, 2019


Bugün biraz kendimden bahsedeceğim.
Ben hiçbir zaman bir konu da sabit kalamayan bir insanım.
 Kısaca şöyle açıklayayım  lisedeyken çocukları çok sevdiğim için çocuk gelişim okuyan ama stajdayken özel sektördeki sermaye savaşı, çocuklara yapılan davranışları ve öğretmenlerin çocuklardan bıktığını görünce U dönüşü yapıp Sosyoloji okudum. Daha sonra muhasebe kursuna gidip muhasebecilik yapmaya başladım malum işsizlik bölümlerimizi seçerken hiç düşünmüyoruz sonu ne olacak,bizim ülke de işler nasıl yürüyor işte sonra formasyon aldım. Öğretmenlik yapabilmek için fakat bana felsefe icin öğretmenlik değil de ingilizce ve resim öğretmenliği için dönüş yaptılar.Günümüz toplumun da herkes her işi yapabilir o konu da okumanız uzmanlaşmanız  değilde deneyim sahibi olmanıza daha çok bakılan,ironik bir durumdayız. Hatta şunu söyleyebilirim ingilizce öğretmenliği yapamam dediğimde "Hocam zaten çocuklar ingilizce bilmiyor Meslek lisesi bir I,you bitti." demesi yarama tuz bastı bende meslek lisesi çıkışlıyım.  Nedir bu ayrımcılık,küçümsemek ? Hata bunu bir eğitimcinin,bir müdürün böyle rahatça söylemesi trajik değil de nedir? Neyse bu konu da daha fazla bir şey söylemek istemiyorum her şey ortada...
Değişken olmadığım tek şey sevdiğim insanlar ve eşyalarım bağlanıyorum.
Telefonumu öyle kolayca değiştiremem ya da çok sevdiğim senelerdir kullandığım kırmızı atkımı🙂insanlar konusunda belki değişmiş olabilirim.
Şu aralarda çevremdeki insanları ayırmaya başladım. Dedikoducu, insanların kötülüğünü isteyenlerden uzak duruyorum. Önceden görmezden geldiğim rahatsız olduğum her şeyi söyler oldum. Bu da insanların artık benden uzak durmasını sağlıyor ,yanlışlar söylenince böyle oluyormuş. Tavsiyem size yanlış gelen şeyleri gözden gelmeyin söyleyin içiniz rahat olur.
Bu günlük bu kadar yeterli sanırım🙂

Sevgiyle kalın ...

28 Ocak 2019 Pazartesi

Stefan Zweig - Bir Çöküşün Öyküsü

Ocak 28, 2019
Stefan Zweig in kitaplarını seviyorum.Okurken insanı içine alan bir doğallığı var bunu yakalamak çok önemli ve benzetmelerine hayranım. Kitaplarda kısacık olduğu için bir solukta bitiyor.

Konusuna gelelim
 Madame de Prie,XV.Kral Louis in gözünden düşmesiyle bir taşra kasabasına sürülür. Bu sürgünün 2 - 3 gün süreceğini düşünür fakat zaman geçtikçe durumun tam tersi olduğunu anlamaya başlar, nitekim yazdığı mektuplara gelen karşılıklardan bunu net bir şekilde anlar. Bazıları tahtlarını sarsılmaz sanır, kendilerine ve kibirlerine övgüyle bakarlar Madame de Prie de böyle bir insan. Elinden tek tek en sevdiği şey oyuncak sandığı insanlar kaybolunca derin bir umutsuzluğa,yalnızlığa düşer. Fakat rahat durmaz ve yeni arayışlara girer ama bulduklarıyla daha da durumu vahimleşir. Büyük bir plan tasarlar ama uygulayabilecek midir?

Güzeldi kısaca tavsiye ederim.

Iyi okumalar dilerim :)

27 Ocak 2019 Pazar

Çikolatalı Kek Tarifi

Ocak 27, 2019

İlk defa kek yapınca insan herkesle paylaşıp herkesin yemesini beğenmesini istiyormuş. :) Çok beğendim ve pufpuf olduğu için sizlerle de paylaşıp tarifini vermek istedim.

Malzemelerimiz :)
3 Yumurta  2 Kaşık Oda Sıcaklığında Tereyağ 1 Su Bardağı Şeker 1 Paket Toz Puding Çikolatalı 1 Vanilya 2 Çorba Kaşığı Kakao 1 Paket Eritilmiş Sütlü Çikolata 1 Kabartma Tozu 1 Su Bardağı Süt 2 Bardak Un


Yapılışı :)
Şekeri ,tereyağı ve yumurtalarımızı iyice çırpıyoruz tamamen şekerin erimesi gerekiyor.Ardından sıvıyağ ,vanilya , süt,puding,eritilmiş çikolata ve kakaoyu iyice çırpıyoruz en son kabartma tozunu ve unu koyup çırpıyoruz. Yağlanmış kaba döküyoruz 180 derece fırında 35 dk pişiriyoruz.

Üstündeki sos içinde yine bir paket çikolatamızı benmari usulü eritiyoruz icine yarım çay bardağı süt koyuyoruz bu şekilde donmuyor .

Afiyet olsun (:

25 Ocak 2019 Cuma

Muhteşem Gatsby - F. Scott Fitzgerald

Ocak 25, 2019
Herkese Merhaba :)

Oğuz Atay'ın  kısa öyküler kitabı  Korkuyu Beklerken i okuyordum fakat okuyamadım. Okurken ruhum daraldı bu yüzden de daha sonra okumak için rafa kaldırdım...

Muhteşem Gatsby okumaya  geçtim tek kelimeyle de bayıldım. İlk defa bu kadar gizemli bir karakterle karşılaştım. Gatsby'i aslında komşusu Nick sayesinde tanıyoruz. Nick, muhteşem villada oturan, muhteşem partiler veren komşusu Gatsby i merak eder. Bir gün Gatsby'nin özel daveti üzerine muhteşem partisine katılır.Parti de aslında kimsenin davet edilmediğini Gatsby'i aslında kimsenin tanımadığını fark eder. Çünkü herkes zenginliğinin kaynağı hakkında farklı şeyler söylemektedir. Kulaktan kulağa oyunu gibi düşünebilirsiniz.Aslında Gatsby çok zeki ve saygılı biri Nick'in sonradan hayran olduğu biridir. Nitekim diğer karakterleri okuduğumuzda Daisy ve Tom ikilisini insanların ne kadar yanıltıcı olduğunu görüyoruz.Kendinden başkasını düşünmeyen varlıkları, tek tek olaylar sayesinde tanıyoruz.Hemde bunları dışarıdan Nick'in gözünde olduğu gibi müdahalesiz görüyor ve farkına varıyoruz. Amerikan rüyasındaki bu yozlaşmış yaşamların günümüzde alelade yaşanan şeyler olduğunun da farkına varıyoruz.

Su gibi bir kitaptı aktı gitti. Elinizden düşmeyecek bir olay örgüsüne sahip ve çok kısa  tutulmuş, hiç uzatılmamış önümüze direk konulmuş.Okuduğum en iyi kitaplardan biriydi diyebilirim.
Filmi de var hafta sonu izlemeyi planlıyorum.


'' Onu ne affedebiliyor ne de sempati hissediyordum fakat yaptıklarını kendi gözünde haklı çıkardığını gördüm.Bütün bunlar bir umursamazlık ve kafa karışıklığından başka bir şey değildi. Tom ve Daisy hiçbir şeyi umursamayan insanlardı. Eşyaları,canlıları eziyorlar ve sonra da dönüp paralarına, umursamazlıklarına ya da onları bir arada tutan şey her neyse ona sığınıyorlar ve diğer insanların onların pisliklerini temizlemelerini bekliyorlardı. ''

İşte günümüzdeki bazı kişiler ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.

''Bizi sürekli geçmişe atan akıntıya karşı mücadele eden gemiler gibiyiz. ''

İyi okumalar dilerim. :)

11 Ocak 2019 Cuma

Film : Canavarın Çağrısı

Ocak 11, 2019

CANAVARIN ÇAĞRISI

Televizyonda açıktı benimde kumandayı alıp kanalı değiştirmeye üşendiğim bir gündü :) Evet şimdi de diyorum ki iyi ki de üşengeçliğim tutmuş. Ne çok ağladım bu filmde küçücük bir çocuğun gerçeklerle savaşıydı. Kendi hayal dünyasında ne büyük yıkımlar yaşadı.

Bir çocuk için aile çok önemlidir. Yuvalar kuruyoruz çocukları düşünmeden parçalıyoruz.Böyle bir filmin bana böyle bir ders vereceğini düşünmezdim. Anne babası boşanmış, annesiyle kalan ve annesinin kanser olmasıyla anneannesiyle yaşamaya başlayan Connor içten içe  babasıyla yaşamak istiyor bir sahnede bunu babasına öyle bir söylüyor ki içinizden diyorsunuz ki herkes baba olamaz. Herkes aile kurmaya layık değildir. Kendi çocuğunu hiç bir yere sığdıramamak yapılan en büyük bencilik ''kendime yeni hayat kurdum'' cümlesinin arkasına sığınmak en büyük zalimlik olsa gerek. Connor küçücük yaşında sadece bunlarla uğraşmıyor hayal dünyasındaki canavarla, okulundaki arkadaşlarının acımasızlığıyla da uğraşıyor. Belki de çocukken çok daha acımasız oluyoruz. Canavar, Connor a 3 hikaye anlatıyor bunların hepsi birbirinden güzel, kesinlikle tavsiye ederim izlemenizi baştan ''bu ne ya'' deyip değiştirmeyin derim. Ayrıca filmin kitabı da var en kısa zamanda okuyacağım :)

İyi seyirler dilerim :)