KÜÇÜK DÜNYA

" Uzun bir koşuda birdenbire soluğu kesilenler gibi daima yolumun yarısında dindim ve bütün öteki koşucuların hareketi bana boş bir yorgunluk ve nafilelik gibi göründü." s325

Kemal Murat'ı bu satırlar da özetlemiş yazar. Kendi karakterine kendi tanımlamasını yaptırması çok hoştu. Saman alevi olan bir karakter devamını getiremeyen anlık tepkiler sonuçları belirsiz hareketler... sevemiyorsunuz da oldukça kibirli ve çocuksu. Büyümeyen biri Kemal Murat.

ya da çok akıllı.

Milas a sürgüne gönderilir Murat Kemal 17 yaşında çok gençtir. O yüzden dönemin kaymakamı oldukça şaşırır mühendis öğrencisi  olduğu için onu koruma altına alır bir nevi baba yakınlığı sağlar. 

Kaldığı pansiyon Rum mahallesindedir oradaki kızlarla çok iyi anlaşır, ateş gecesine kadar o gün değişir her şey. 

Daha sonrasında babası ve annesinin gelmesiyle Giritli Doktor Selim i ve kızkardeşlerini tanırız. Afife yi de hemen tanırız. Ateş gecesinde Rum sandığımız bir kızdır. Fakat kendisi evli ve bir çocuk annesidir. Platonik bir aşk başlar. 

Meşrutiyet sonrası kitap bambaşka bir hal alır.  

Kesinlikle okumanızı öneririm.

Arkadaşımdan aldığım bir ödünç kitap vardı. Annem o kitabı okumaya başlamıştı.(Canan Tan Piraye) Annem okurken bütün bağlantısı kopuyordu bizden bu yüzden kitabı aşırı merak ettim. Aslında annem çoğu kısmını anlatmıştı. Ama ben okurken daha çok keyif aldım. 

Sonrasında kitapçıda fantastik bir kitapla karşılaştım. Göçebe Stephenie Meyer kitabı o kadar kısa zamanda bittirdim ki! Kendime inanmamıştım. Daha sonra okulda teneffüs aralarında boş dersler de kitap okumaya başladım. Sürekli fantastik ve gerilim türünü severdim. Bir öğretmenimizin Goethe Genç Werher ın Acı larından bahsetmesiyle klasiklere de merak salmaya başladım. 

Ben çok sıkılgan bir insanımdır. Birşeyi aynı istikrarla sürdüremem fakat okuma sevdam beni hiç sıkmadı. En zor kitapları bile sonuna kadar okumuşumdur. Nadirdir bıraktığım kitaplar. 

Okuma açlığı çektiğim dönemleri de bilirim. Bir iki ay kitap okumadıysam onun boşluğunu derinden hissederim. Birçok kitabı araştırıp beynimin bir kısmına not ederim. Aldığımdaysa benden mutlusu yoktur. Bir ara fazlasıyla kitap alma alışkanlığım vardı. Neyse ki bunu zaman için de törpüledim. Her şeyin fazlası zarar. 

Artık bana bir şeyler katacak kitaplara yöneldim. Klasiklerden vazgeçemiyorum.

Bu aralar kişisel gelişim kitapları da okumak istiyorum. Benimle konuşabilecek bir kitapla...

Kitapsız kalmayalım 🌙

Okurken sizi derinlere iten bir kitapla geldim. 

Her bir bölümünde farklı açılardan insanları da okuyoruz bir nevi. 

Bir devedikeniyle başlıyor kitap. Bir devedikeninin getirdiği hatıralar. Devedikenini koparmak cesaret ister. Yakın zamanda bir köy yolunda görmüştüm. Rengi inanılmaz güzel bir çiçekti. Bu da hatıra olarak çektiğim fotoğrafı. 

gerçekten  devedikeni gibi insanlar vardır. sarsılmaz , yıkılmaz, koparılması zor olan. 

Hacı Murat'a öyleydi. Şeyh Şamil'e yaşadığı anlaşmazlıklardan dolayı Rus lara sığınır fakat bu sığınma doğru mudur? 

Rus larca büyük saygı duyulan eşsiz bir kahramandır Hacı Murat. Tek derdi eşi,annesi ve çocuklarını kurtarmaktır. 

Okurken bir çaresizlik de okuyoruz.  

Tavsiye ederim. Kitapla kalın 🌷

''Nasıl da acımasız, yok edici bir varlık şu insan; kendi yaşamını sürdürebilmek için ne çok canlı varlığı, bitkiyi yok ediyor.'' s2

Annelik basitmiş gibi görünen ama dünyanın en zor şeyi. İnsanlar annelerine kötü davrandığın da artık sinirlerime hakim olamıyorum. İçimdeki canavar ortaya çıkıyor. Tahammülsüzleştim. Sürekli yorgunum. Çabuk sinirleniyorum. Küçük oğlu sayesinde duruluyorum. 

Bence hamileler ve anneler özellikle yeni anne olmuş kişilerle uğraşmayın zaten yeterince bunalıyorlar. Bir de size enerji harcıyorlar. Sadece biraz anlayışı çok görmemek lazım. 

Bazen kimseyle konuşmak istemiyorum. Sadece köşede durup nefes almak istiyorum. Yokmuşum gibi . 

Dinlenmek ne büyük lütuf...

Neyse ki anlayışlı bir eşe sahibim çocuğunu seven ,çocuğuyla ilgilenen doğru bir kişi. Bana nefes aldırıyor. 

"Çünkü bir ana,  bu dünyada mutlu olsun, doya doya yaşasın diye doğurur çocuğunu"s99

Cengiz Aytmatov merak ettiğim yazarlardandı. Tanışma kitabı oldu Toprak Ana. Ben bu aralar fazla duygusalım her savaş kelimesi geçtiğinde içim parçalandı. Her gidenin arkasından gözlerim doldu. Kitabın sonunda da göz yaşlarım döküldü...

Eğer sizde hangi kitabından başlayacağınızı bilemiyorsanız. Toprak Ana yı tavsiye ederim.

Bir nevi dertleşme gibiydi anlatım tarzı. Bu yüzden sizde iyi bir dinleyici oluyorsunuz. Aynı toprak gibi...

Tolganay geride kalan biri. eşini ve üç oğlunu Rusya Almanya savaşına gönderiyor. Geliniyle baş başa kalıyor. Köylülerle birlikte çalışıyor onlara liderlik yapmak zorunda kalıyor. Geride kalmanın zorluklarını yaşıyoruz bizde. Habersizliğe , çalışmak zorunda kalmaya ve yaşamak zorunda olmanın getirdiklerine bir bir şahit oluyoruz. Açlık , acı ve en zoruysa özlem. 

Kesinlikle okumanızı tavsiye ederim. 

Hayat hep bir şekilde akıp gidiyor. 

Kitapla kalın 🌱

"İyilik,yolda bulunan, gökten düşen bir şey değildir, insan insandan göre göre öğrenir iyiliği."s71

"Toprak mı çok sıcaktı,yoksa utanç ayaklarımı mı yakmıştı,bilemem."s124

"Az söz er yükü, çok söz eşek yüküdür" Yunus Emre s103

Mustafa Güzelgöz'ü başından geçenleri okumak onu tanımak çok güzeldi...

İnsan mesleğini sevmeli, aşkla yapmalı, yoluna çıkan taşları çekmeli kenara aynı Mustafa Güzelgöz gibi...

Ürgüp çok şanslıymış okumayı sevdirmeye çalışmak için kitapların ne kadar değerli olduğunu göstermek için binbir emek harcadı Mustafa Güzelgöz 

Tuhaf ki biz neden çalışan insanları sevmiyoruz? Neden zorlaştırmayı seviyoruz ? 

Başından sonuna kadar her bir karakterin ve olayların gerçek olması sizi daha çok bağlayacaktır kitaba ben severek okudum. 

"CenabıAllah Kuran'da şarabın sarhoş olup hatır gönül kıracak derecede içilmesini yasaklamıştır. Sağlık için her gün akşam yemeğinde bir bardak şarap içmenin sağlığa büyük yararı vardır."s73

Ürgüp de üzüm bağları çoğunlukta olduğu için kooperatif kurarak şarap üretimini sağlamış Mustafa Güzelgöz bazı hocalar da bunun günah olduğunu söyleyip karşı çıkıyor. Sadece bir tane imam bu durumun ticaret için olabileceğini söylüyor. Benim din hakkında ders verecek kadar bir bilgim yok fakat bu satırları okuduktan sonra araştırıp baktım ve kesinlikle haram. Kuran parça parça indiği için yasaklar da yavaş yavaş netleşmiş ama nitekim içki kesinlikle haram. Ben bilgi kirliliklerini sevmiyorum. Bilmediğimiz konular da konuşmak bence insanlık için kötü birşey. Bunu araştırmadan kabul edecek bir sürü insan vardır. O yüzden bu kısımla ilgili bilgi vermek istedim, yoksa kimin ne yaptığı Allah la kendisi arasındadır. 

Tavsiye ederim. 

Kitapla kalın 🌷 

Şehir (: Doğayı çok seviyorum fakat böceklerden çok korkuyorum... 

Çok ağaçlı yerlerde her zaman böcekleri kontrol ederim. Ve her zaman onları bulurum ya da beni bulurlar :( 

Şehir de doğup büyümüş biri doğa da baya zorlanacaktır. Ama asla doğasız da olmaz yeşile ve maviye hasret oluyoruz... Çok garip bir durum alışık olduğumuz bir yaşama değil de hep doğaya hasret kalmak...

1- Kurtulmak isteyip kurtulamadığın alışkanlığın var mı?

E ne yapalım buralara geliyorum benim böyle hallerde kaçacak yerim belli...

Eskilere bu ara çok gidiyorum soda içerken 15 yaşlarıma gittim. İlk defa dışarı da arkadaşlarımla görüştüğüm zamanlara menümüz her daim aynıydı. Limonlu soda ve tost :) O zamanlar ki arkadaşlıklarımı özledim. Hala görüşüyorum hala çok seviyorum ama o zamanlar sanki bambaşkaydı.Her şey heyecan doluydu her şey her zaman eğlenceli bir yönü vardı ve keşfetmesi keyifliydi.  

Bu gurbet olayı çok tuhaf bazen çok hassaslaşabiliyorsunuz. Sürekli yeni birilerini tanıyıp kendinizi anlatıyorsunuz ve birini olanca kuvvetinizle tanımaya çalışıyorsunuz. ve o bağı geliştirme çabası da cabası... Bazıları elinizde patlıyor. bazılarına şaşıp kalıyorsunuz. olmadık şeyleri duyuyor sağır oluyorsunuz e bir de dilsize dönüşmeniz gerekiyor. e bazı şeyleri de anlatmadan geçemiyorsunuz. Nitekim çok zor işler... 

Konya ile ilgili büyük hayal kırıklıkları yaşıyoruz eşimle birlikte... İnsanları çok kaba , trafik de hayatımda hiç bu kadar maganda görmemiştim. Trafik terörünün alası burada sanırım. Birine kibarca bir şey sorarsınız ama asla aynı şekilde yanıt alamıyorsunuz sanki beş dk sonra sizi dövecekmiş gibi davranıyorlar. Biz kiradayız lojmanlar geldiğimiz sene birçoğu yıkım kararı aldığı için buradan da biraz bizi zorladı nitekim insanı o kadar mükemmel ki kiramızı 3.000 den bir anda depremzedelerin gelmesiyle 8.000 ne çıkarmaya çalıştı. Ayrıca Ev sahibimizin bir taktiği de varmış eski kiracıyı evi satacağım diyerek çıkarmış nitekim bir başka dairesine de aynı şeyi yapmış. Şimdi bizimde bir satılık ilanımız var. Açgözlü ve anlaşmaya gelmeyen nasıl bir yere düştüğümüze anlam veremediğim bir yerdeyiz. 

Nitekim buradan kurtulmanın yollarını araştırıyoruz. Şehir , belediye mükemmel ama insanlık olarak sıfır... Birde biz gelmeden o kadar araştırdık ki birçok kişiyle görüşüp birçok fikir edindik hep iyi şeyler güzel şeyler duyduk. Şimdiyse o insanlardan tam tersi şeyleri duymak daha da sinire dokunuyor. 

hızlı trenden dolayı benim birinci önceliğimdi fakat benim uçaklarla barışmam gerek hayatım boyunca buna ihtiyacım olacak ... 

İyi geceler

Reşat N.G.' nin kitaplarıyla serüvenim yeni başladı sayılır. Kütüphane de birçok kitabı bulunduğu için yavaş yavaş tamamlamayı düşünüyorum. Bu aralar kitap almaktan çok kütüphaneden yararlanmayı daha faydalı bulur oldum. Tabii ki olmayan eserlerini almayı planlıyorum. Başta Yaprak Dökümü kitabını :) dizisinin etkisi büyük :)

Ana karakterimiz İffet bey bir vezir oğlu. Meşrutiyet dönemiyle hayatı bambaşka bir hal alıyor kendisi de hürriyetçi bir kişiliğe sahipken hayat ona sevdikleriyle hep bir ders sunuyor. 

'Benim kendimden başka kimseden şikayetim  yok ' s123

bu alıntı en sevdiğim alıntı oldu. Bazı insanlar çok vericidir. Hep kendilerinden ödün verirler. Kendilerinden çabuk vazgeçerler... Bunun kolay bir şey olduğunu sanırlar başta ama sonra anlamaya başlarlar vefasızlıkları,kötülükleri,bencillikleri gördükçe... İffet çok genç yaşta fazlasıyla kendisinden geçti. Her konu da gurur yapıp kendini geri çekti. Veya olmayacak şeyleri göze aldı gençliğin verdiği cesaretle... Buna bir masal bile yardımcı oldu kişiliğiniz de buna yatkınsa son kaçınılmaz oluyor. 

'Ben galiba başkalarının kamburu ile teselli bulan kambura benzeyeceğim' s93

Fazlasıyla ders çıkarılacak bir hayata karışıyor İffet... Aldığımız hiçbir kararı hafife almamak gerek sonuçları bizi fazlasıyla yaralayabilir. Hayatta bazı şeyler bence bir manevi yara oluşturuyor. O yara bazı insanlar için hafif olabilir ama bazı insanlar kendine bunu konduramaz yara küçülmez gittikçe büyür içimizde taa ki bizi tamammen yok edene kadar her şeyi o yaraya bağlarız.  Dikkat etmek lazım o yüzden bazen 'Ben' diyebilmeli . 

Okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. 

'Bir şeyin şüyuu vukuundan beterdir ' s189 (Bir şeyin dedikodusunun yapılması gerçekleşmesinden beterdir)

'Hayatımı bir vehme(yanılgı)kurban etmişim' s 189

'İnsan için her şeyi söylerler... Ne çıkar ... Elverir ki vicdanı temiz olsun...'s34

'İffet herkese bilmediği,hatta bildiği şeyleri sorarlar... Nitekim bana da soruyorlar;'bilmiyorum'diye cevap veriyorum anladın mı?'s34

Kitapla kalın 💕

Bu yıl okuduğum en iyi kitaplar listesinde şuan kendisi...  

Nasıl yorumlasam diye düşünüp duruyorum. Okuduktan sonra uzun bir süre etkisinde kalıyorsunuz. Aslında bir tüketim çılgınlığının,bir göz doymazlığının sonuçları gibi şuan günümüzün en büyük sorunlarından biri de bu değil midir? İnsanların borç içinde olup lüks yaşam derdinde olması ... 

Ama Acımak sadece bu değil bunun ötesinde birçok şeyi barındıran bir insan hayatının en derin mücadelelerini konu alıyor. 

Hayattaki duruşunuzun , mükemmel kişiliğinizin , dürüstlüğünüzün , onurunuzun,amaçlarınızın yavaş yavaş gitmesi. 

'Ben zannediyordum ki ömürlerimizin teknesini istediğimiz sahile götürmek için yalnız onun dümenini ele almak kafidir... Şimdi anlıyorum ki değilmiş... Yollar görünmez kayalarla doluymuş... Onlara çarpmamak lazımmış... Daha fenası gizli cereyanlar varmış ki insan onlara kapıldığı zaman yolun değiştiğini , gittikçe uzaklaştığını fark edemezmiş... Ta kendisini başka sahillere düşmüş görünceye kadar ... '  s 77

İnsan hayatı bu kadar acı işte .. Hepimiz bazen çok kolay kandırılabiliyoruz. Bununla övünenler bile var .. Hiç bir zaman kimseyi tamamıyla tanıyamayacağız sadece bize gösterdiğiyle yetinmek zorundayız ... 

'Göz kendini göremediği gibi anlaşılan pek yakınında olan şeyleri de göremiyor.' s 126

Kalp görmek istemiyorsa akıl ne yapsın ? Mürşid bunu öyle derin anladı ki ! Bedeli de bir o kadar ağır oldu. İnsan yaşadıklarını başına gelecekleri biraz biraz hisseder ama neden buna koşulsuzca koşar, neden bu kadar iyi niyetlerle başlayan şeyler kötü düşüncelere mağlup olur ! 

'İstinat noktaları yavaş yavaş aşınan , sonra günün birinde en ehemmiyetsiz bir sarsıntı ile birdenbire göçen binalara benzedim...'s128

Zehra ' yla birlikte babası Mürşid i tanımak benim içinde mükemmel bir deneyim oldu. Bazı kitaplara kendimi o kadar kaptırıyorum ki ! Üzerimde bildiğiniz Zehra gibi bir acı kaldı. O sonu bile iliklerime kadar hissettim. 

kesinlikle okumanız gereken kitaplarımızdan Türk edebiyatına karşı o kadar önyargılıydım ki okul yıllarımda şimdi her bir düşüncemden utanıyorum. 

'Evet dünya da tam saadet olmuyor. ' s59

'Uğranılan haksızlıklara ve hakaretlere koyun gibi tahammül etmemek insanlığın başlangıcıdır evlat... Daima söylerim ya...Toysun ... Bu hayatta nezaket sökmez... Çaresiz mütecaviz ve haşin olacaksın... Meselenin ne olduğunu sormuyorum evlat... Fakat kısmen haklı , kısmen haksız olduğuna eminim' s72

Kitapla kalın🌹

Gezinirken okumadığım ama merak ettiğim Körlük kitabına denk geldim. Açıkçası film aşığı biri olarak izlemiştim. Net hatırlamadığım içinde mutluyum :)

' Bazı sorunlar , üzerinde uzun uzun konuşunca kötüye gidebilir, yerinde söylenmiş birkaç sözse onları kolayca çözebilir.'s92

Bu alıntı o kadar haklı buluyorum ki! Keşke etrafımız bizim ne söylediğimizi anlayabilecek insanlarla dolu olsa da çok yorulmasak kendimizi anlatmak için. 

Kitap aslında tek bir körlükten bahsetmiyor. Nasıl anlatsam aslında kör olunca birçok konuya kör olmuş gibiydi insanlar. Her şey körleşti. Ahlakımız, insanlığımız , ADALET imiz hepsi birden yok oldu. Sadece yaşamak ve yemek gibi dertler oluştu. Ne kadar acı bizi biz yapan şeylerin de körleşmesi özellikle devletin tutumundan askerlerin vicdan körlüğünden nefret ettim. 

Okumanızı kesinlikle tavsiye ederim. 

'Kavga da her zaman için az çok bir tür körlüktür.' s 134

'Korku her zaman için iyi bir akıl hocası değildir.'s190

'Her hareketimizden önce bütün sonuçlarını tahmin etmeye çalışsak, önce kesin sonuçları , sonra rastlantısal sonuçları, daha sonra da hayali sonuçları düşünmeye kalsak , kımıldamayız bile, tek bir adım atamayız.'s82

'Hamurumuz böyle bizim, biraz ilgisiz , biraz da kötü niyetliyiz. 's 39

ve kitapla kalın...🐞

'İnsan ararken çok defa istemediği şeyleri de bulurmuş.' s16

Kitabı çok sevdiğimi söylemekle başlayacağım. İzlemek isterdim oyununu da eminim daha keyiflidir.  

Çok fazla önlem de alsak , çok fazla korumacı olsakta insan başına gelecek şeyi asla önleyemez. Hata bu tutum fazlasıyla bencilce olduğunda çok da hak edilmiş oluyor aynı kitaptaki kadın düşmanı karakterimizin başına gelenler gibi ... 

Çok kısa komik ama bir o kadar da düşündürücü bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.

Kitapla kalın ❤

Ana karakterimizin bir ismi yok. Ankara da bir evde oda tutmasıyla yaşadıklarını okumaya başlıyoruz. Kitap çoğunlukla diyaloglar halinde ilerliyor. Karakterimizle birlikte evde yaşayan diğer kişileri tanıyoruz.

Olağan olaylarla ilerleyen güzel bir kitaptı. Karakterin varsayımları ve başına gelenler sizi de düşündürüyor. Cumhuriyet döneminin ilk kitaplarından kadınlarında çalışmaya başladığı bir dönem hata karakterimizin bu konuyla ilgili düşünceleri çok hoştu. 

M.Ş.ESENDAL diyalog ağırlıklı yazılarından dolayı çok başarılıymış kitabı okuyanlar bu yeteneğinin ne kadar iyi olduğunu keşfedecektir. 

Tavsiye ederim. Kitapla kalın 🌺

Tavsiye ederim  

Dilber bir halayık yani bir esir. Küçük yaşta başlıyor eziyeti okurken iyi ki günümüz de kölelik ya da halayıklık yok diyorsunuz. Dilber birçok gerçeği göz önüne seriyor. Toplum ve sınıflandırma en ince ayrıntısıyla işlenmiş kitapta nitekim sonuyla başıyla üzücü hadiseleri okuyoruz. 

Yazar kitabı yazdıktan sonra yurtdışına çıkmak zorunda kalmış. Çünkü dönemini çok iyi bir şekilde eleştirmiş. Okumanızı tavsiye ederim. 

Kitapla kalın.🌼

Bir ay önce bilgisayar aldık. Mutlu olmuştum artık bilgisayardan yazılarımı daha rahat yazarım diye telefonla gerçekten zor oluyor ama biraz üşengeç ve meraksız biri oldum sanırım. Şuan ilk defa kurcaladım. Biraz maziye de gittim ilk defa düğün fotoğraflarımızı karıştırdım. iyi geldi bana ama yine saçımı ve makyajımı beğenmedim. Ben nasıl oldu da bu işi şansa bıraktım. Hiç araştırmadan hiç bakmadan bir kuaför ayarladım şaşırıyorum. Sonuçta kaçınılmaz oldu haliyle bilmediğiniz bir çevre bilmediğiniz yerler olunca sanırım her şeyi tolere edebiliyoruz. Ama asla tolere etmeyin her şeyi sonuna kadar zorlamak gerek bu hayatta mutlu olmak istiyorsak . 'Aa olur ya , Ne olacak ki ' demek büyük bir hata .. 

Kendime dönüp bakınca bu benim için bir dönem çok olağanlaşmış her şeye göz yummak  , safa yatmak beni çok da yormuş. Belki hepimizin böyle dönemleri oluyordur . Düzelene kadar böyle olur mu ? Ama ipleri elinizden bırakıp bir başkasına vermek geri aldığınız da birçok düğümle uğraşmanıza neden oluyor. Eminim ki bundan sonra ipler hep bende . Her şeyin her zaman iyi taraflarını görmeyin biri size bir şey anlattığın da planlardan bahsettiğin de 'Mükemmel' deyip hemen arkasından koşmayın bir beyniniz var alın bir de o düşüncenin arkasına bakın eminim ki 'Mükemmellikten ne kadar uzak ' dersiniz. Hayatıma küçük hedefler koymayı düşünüyorum . Yay burcuyum çok ani karar alıp çok ani heveslenip ertesi gün  tam tersi hedeflerle uyanabiliyorum . Bir aydınlanma yaşıyorum . Uyumak bana çok iyi geliyor. Uyanıyorum ve diyorum ki ! Aldığın karar tam bir saçmalık hadi topla kendini sana iyi gelecek seni mutlu edecek şeylere odaklan. 

Beni ne mutlu ediyor ?
beni her şey mutlu edebiliyor gördüğüm güzel bir çiçek , sevimli bir kapı , oğlum, sevdiğim , ailem mutlu olacağım çok şey var. 

Bu ara ruh halim çok karışık beni en iyi kadınlar anlar . İkinci kez Anne baba olma yolculuğuna başladık . Yine korkular sardı etrafımızı Oğlumla yeterince ilgilenemezsem , ihmal edersem vicdan sessim susmuyor çünkü aralarında iki buçuk yaş olacak . Ama şuan çok mutlu olacağımızı düşlüyorum. Zorlukları olacak belki çok zor olacak ama biz başarabiliriz. Sevgiyle büyüyoruz. En güzel günlerimiz daha bizi bekliyor ne de olsa .

Sevgi bu dünyadaki en paha biçilemez en güzel şey. 🌷

Mehmet Rauf okumaya başlamak için çok ideal bir kitap. Serveti Fünun dönemini toplumsal olayları, özellikle toplumda kadının yeri ve özgürlüğü, evlilik, aile gibi konuları temel almış.

Pervin'nin günlüğünü okuyoruz. İzmir den İstanbul a amcasına ziyarete gelen Pervin İstanbul dan büyük beklentileri hayalleri olan bir kızdır fakat hayal kırıklığına uğrar dar sokaklarını, kalabalığını görünce. Bir diğer umudu aşktır. Fakat Amcası ve çevresini tanıyınca umudu azalır. Özellikle amcasının evi başka bir dünyadır. 

" Böyledir işte bu babam! Sanki ben böyle kapalı çıkarsam bir şey yapamazmışım gibi... Hey gidi hey, insan bir kere istemeye görsün kuzum! İşte bugün inadına ben de öyle şeyler yapacağım ki görsün o..."s15

Amcası etrafına çok baskı kuran despot, cimri, kendinden başkasını önemsemeyen biridir. Kızı Nigar ın baş düşmanıdır adeta ama evde herkes birbirine düşmandır. Özellikle alıntı dan anlaşıldığı üzere toplumda ve yönetimde kadınların çarşafına takmış durumda ' dar mı? Bol mu?' kavgaları yaşanmaktadır. Göksu deresi var ki asıl bozulmanın temellerini göstermektedir. Fakat ne toplum ne yönetim buna ses çıkarmıyordur. 

"Evlilik yapılırken soruşturulan şey yalnız mevki, yalnız servet ve yalnız namus meselesidir. Ahlak ve tavır, eğilimler ve fikirler bizim için o kadar önemsiz şeylerdir ki bahse bile layık görülmez. Düşünmezler ki hayat yalnız bunlardan oluşmuş ve yalnız bunlardan ibarettir."s20

Pervin çevresi tarafından müşkülpesent olarak etiketlenmiş durumda fakat aslında çok doğru düşünceleri olduğunu görüyoruz. Yani sorun Pervin de değil bu toplumsal bozulmada.

"Ananıza hürmet ediniz asi evlatlar!' diyor da sonra o anayı en küçük bir öfkesine yenik düşerek, yalnız çocuklarının yanında değil, hizmetçilerin yanında bile en adi, en pis sözlerle rezil etmekten çekinmiyor."s27

Evet şu gün bile bu davranışı birçok ebeveyn yapmıyor mu? 

"Birbirleri hakkında bu kadar fena fikirleri olan insanların birbirlerine asla hitap ve tebessüm etmemeleri lazım gelirken, öyle zaman olur ki bunların şefkat ve muhabbetle birbirleriyle konuştuklarını görürüm. Mesele şu ki bu devam eden savaş içinde birbirlerine karşı adeta yüzsüz olmuşlar, ne evlatlık, ne kardeşlik, ne babalık kalmış!.. Hatta ne de insanlık!"s28

Beni en derinden etkileyen alıntıdır. Aile dediğimiz şey birbirini her daim korumak değil midir? Kötü huylarını törpüleyip doğru olan şeylere yönlendirmek. Şefkat ve sevginin merkezi değil midir? Ama biliyoruz birbirini kötüleyen bütün seçimlerinin davranışların suçunu ailesine yığan hep birbirlerinin arkasından rahatça en kötü sözleri sarf edenlerde var. 

Bir kadın ve erkek aile kurmadan önce eğitim alması şart.

"Bu erkek gerçi benden önce başka bir kadınla evlenmiş ve iki çocuğu olmuş... Bu elbette olmasa daha iyi olurdu, fakat bizim aşkımız gibi büyük aşklar önünde bunlar ne âciz engellerdir..." S61

Bir de bu satırlar var ki! Bu nasıl bir bozulmadır.Aciz engele bakın iki çocuk bir eş! Bir insan evli bir insana ilgi duyması tamam anlayabiliyorum ama bir eş ve iki çocuk aciz bir engel olarak görülemez. Bu küçümseme ve kibri hak etmiyorlar. 

Ne diyebilirim ki Pervin' le o dönemi sonuna kadar yaşayabilirsiniz. Bir de Pervin le bir Behiç tanıyacaksınız ki !sonunda kitap hakkında uzunca bir fikir yığınıyla kala kalacaksınız. 

Tavsiye ederim 😊

Kitapla kalın 🌷

Merhabalar sevgili arkadaşlar,

Kitaplara Kaçanlar bloğu sayesinde okudum. İyi ki de okumuşum. 

İnsanın yaşamında büyüdükçe oluşan uçurumlar... Kitapta da bolca olan halk ağzından cümlelere bir şey eklemek istedim ' Civciv yumurtadan çıkmış kabuğu beğenmemiş '

Bilmiyorum nedense kendilerini bu kadar hakirleştirip ötekileştirmek. Birde kendi sülalerine biz çok iyi durumdayız mesajları yemekler davetler... Herkes bir sınıf ayrımında herkes birini bir küçük görüp hava atma derdinde.gibi hissettim .Nitekim en büyük vurgunu kendi evlatlarından yaşamaları....  Damat yani yazarın eşine ufacık bir kısımda yer verilmiş. Yazar ailesine bu kadar uzak davranan bir eşe nasıl bu kadar sabırlı olabildi?

Babasını ben çok sevdim. Mücadelesini çok sevdim. O gazete kağıdını saklamasını gururunu çok sevdim. Ama yazarın bir o kadar duygusuzluğu kendisini ailesinden soyutlaştırmasını kendini sınıf atlamış olarak görmesini sevemedim.  Yazarı sevmedim. Tutumlarını davranışlarını sevmedim. Ama dürüstlüğünü sevdim. İçinde bulunduğu toplumu olduğu gibi yazması anılarının çoğu kısmında durup bunların hepsi bizde de var dedim. 

Açıkçası çok iyi kısa ve öz bir kitap. Duygusuz bir anlatımın hatta soğuk bulduğum herşeyden bu kadar beni duygulandırması. Sonunda olan o hüznüm... Kesinlikle tavsiye ederim.

Kitaplarlan kalın 🌷

🦋"Hakiki bir sevgiyle hareket eden iyilerle, salt merak dürtüsüyle gelen kötüleri birbirinden ayırıyordu." S15

🦋"Babamın sağlığında iş icabı yolunun düştüğü 'kaymak tabaka' şahsiyetlerinden hiçbiri gelmeye zahmet etmemişti, diğer esnaflar da." S16

🦋" Sevgiyle birbirine bağlı bir aile, zenginliklerin en büyüğüne sahiptir."s22

🦋"Zenginliğin en mutluluk verici tarafı, başkasının yoksulluğunu hafifletmeye imkân tanımasıdır."s22

🦋"Faal insan tek bir saniyeyi boşa geçirmez ve günün sonunda, her saatin kendisine bir şey kattığını görür. Buna karşılık, ihmalkâr insan, işini gücünü hep başka bir zamana erteler; uyuyup durur ve unutulur, yatakta, masada,sohbette; gün sona erdiğinde hiçbir şey yapmamıştır; aylar ve yıllar akıp gider, yaşlılık gelip çatar, o hâlâ aynı noktadır . " S22

🦋"Yakışıksız davranma, utanma korkusu. Bir gün, ikinci sınıf biletiyle yanlışlıkla birinci sınıfa binmiş. Kondüktör farkı ödetmişti. Bir başka utanç anısı: Noterde, hayatında ilk defa " okudum, onaylıyorum" yazmak zorunda kalmıştı, nasıl yapılacağını bilmiyordu, " on aylıyorum" yazmış sonunda. Azap, dönüş yolu boyunca bu hataya saplanıp kalma. Rezil olmanın gölgesi." S39

🦋"Kendini geliştirmeye meraklı, en ufak bir tereddüt duymadan okuduğu ya da işittiği yeni şeyleri kullanmayı denemekten çekinmeyen annemin aksine, babam kendisine ait olmayan kelimeleri kullanmayı reddederdi." S41

🦋" Birbirimizle hırlayıp homurdanmadan konuşmayı bilmezdik. Ölçülü, kibar üslup yabancılara saklanırdı. "S46

Ortancalar bana anneannemin evini hatırlatır. Geçmişe dair ne çok anıya sahibim. Küçücük şeylerden büyük anılar çıkıyor bazen. Ortancalar da öyledir; ev gelir aklınıza bahçesi gelir orada yenen yemekler gelir oynadığım oyunlar. Çocukluğumun yarısı. Anneannem  yatalak olduğu için sürekli annemle giderdik ziyaretine ne büyük veli nimetmiş o ev anneannem. En büyük dayımın 5 kızı vardı. Annemin harıl harıl bohçalar hazırladığını, kızlarla gülüşmelerini o sıkı aile bağı asıl mutluluklar akrabalık sevgisi. Şimdi sadece anılar kaldı. Anneanneme ve dedeme şimdi dönüp baktığım da büyük bir dram varmış çok üzülüyorum. İnsanlar keşke evlatlarının hatalarının bedelini bu kadar ağır ödemese...

Ramazan ayını bayramı evlendikten sonra ilk kez ailemle geçirdim .  Şimdi tekrar kendi yuvama dönüş... İnsanın yuvası sevdiklerinin yanı benim birçok yuvam var. Yuvalar sevdiklerimizi kaybettikçe yok oluyor. Bu bayram bana bunu öğretti. Bir zamanlar çok kalabalık ve samimiydik. Şimdi ne samimi ne kalabalık... Herkes kendi kabuğuna yalnızlığına çekilmiş. 

Yine bir hüzün ve bir sevinç beni bekliyor. Umarım dünya malı hiçbir zaman önceliğim olmaz gözümü boyamaz. 

Hakiki sevgi hakiki mutluluk her zaman yanıbaşınızda dursun... 🌷

Merhabalar sevgili arkadaşlar,

Blogumu takip edenler bilir Yakup Kadri K.'nun eserlerini tamamlamaya çalışıyorum. Çünkü kendisinin değindiği konularla hayranlığım artıyor. 

Bu sefer Nigar 'dı beni sarsan. Değinecek bir sürü konu var aslında kitapta ama insanlar kendilerini nasıl bu kadar aşağılıkça kullandırır. Aklım almıyor!

Çok üzüldüm. Yalnızlık mıydı? Onu bu durumlara iten hiç sanmıyorum. Okurken görüyorsunuz ki! Sıkıldığını bir heyecan arayışı nerelere götürüyor sizi! 'Sıkı can iyidir ' diye boşuna dememiş büyüklerimiz. Açıkçası bir kadın kendini saçma bir aşk oyununda nasıl mahveder hayatını bütün benliğini nasıl yok eder. Okumalısınız. 

Nigar hanım dı ama sonradan sadece bir Nigar olarak kalıverdi. Anlıyorum ki seçtiğimiz hayatımıza aldığımız her insan çok önemli doğru kişiler olmalı yanımız da bu kadar günaha aç bir topluluk okuyacağımı hiç düşünmemiştim. Yazık!

Halide Edip Adıvar yazdığı Handan karakterini Nigar'a benzetmiş ve bu yoruma Yakup Kadri K. katılmış. Bende katıldım. Her iki kitabı da çok yeni okuduğum için. İki kadının da aşka bu kadar safça kapılmaları çok üzücü. Aşktan çok daha önemli şeyler var insanların geçmiş hayatları ve karakterleri . 

Kitapla ve sevgiyle kalın 🌷

💐"Bilmiyorsun , yaşamak çok güç, tehlikeli bir sanat. Bu adeta canbazlık gibi bir şey... Yüksekten bakmayı, terazi kullanmayı,ince bir tel üstünde yürümeyi, düşmekten korkmamayı öğrenmek; hülasa birçok maharete birçok da cesarete sahip olmak lazım. " S72

💐"Hem sevmek, hem sevilmektir veren ruha gıda... " S121

💐"Her şeyi bunun için terk etmedi mi? Hani kocası? Hani çocukları? Hani annesi nerede? Bunlardan sonuncusu kendi yüzünden öldüğü vakit kaç gün yas tuttu? Çocukları kendini bir daha görmemek üzere babalarının yanına gittiği zaman kaç saat gözyaşı döktü? Nur baba, gözlerinin içine bakar bakmaz sanki birdenbire bütün varlığı kamaşmış gibi, bir saniyede kendi hayatına ait her şeyi unutmuyor muydu?" S151

💐"İnsanın kalbi ne naçiz bir çocuk oyuncağı ve aynı zamanda ne kadar müthiş bir uçurumdur. Bazan bir büyük keder içinde dünyanın hiçbir saadeti, hiçbir zevki , hiçbir neşvesi bizi teselliye kadir değildir; bazan yine aynı derecede bir keder içinde bir hiç, bir söz, bir bakış, bir hareket, bir tebessüm kurtulmamıza değilse bile sabır ve tahammülümüze medar olabilir." S172

Okuması keyifli bir kitap ile geldim .. Kesik Baş Türk edebiyatının ilk polisiye kitaplarından yani okunulması gereken kitaplardan. Okuduğuma çok mutlu oldum. Kütüphane de gezerken ismi dikkatimi çekti ve aldım. İyi ki almışım!

Konusu ;sarhoş birinin kuyuya düşüp kesik bir baş bulmasıyla başlıyor. Esrarengiz cinayetleri geçmişte çözmek gerçekten çok zormuş. Evlilik vaatleri çok eskilere dayanıyormuş diyebilirim.Hem güldüren hem düşündüren çok iyi yazılmış bir eser. 

Okumanızı şiddetle öneririm.

Kitapla kalın 🌷

🍄"Ahlaksızlık da mide fesadı gibidir. Bir kere bozuldu mu artık düzelmez."s24

🍄" Bir insanın arsızlığı çok, utanması az olduktan sonra her yerde mis gibi geçinir. " S134

Bu senenin okuduğum en iyilerinden ilki seçildi. Kısacık kitapta not almadığım sayfa yok. Bir insanın iç dünyasını ne güzel anlatmış . Okurken ruhunuz dinleniyor. Birinin bana bu kitabı okumasını bile isterdim. Sadece zaman zaman dinlemek rahatlamak için. 

Okumadan önce kasvetli çok hüzünlü bir kitap okuyacağımı sanmıştım. Bol bol ağlayacağım derken kitap o kadar kısa ama o kadar kapsamlı ve donanımlı yazılmış ki size her konuda yeni bir fikir sahibi ediyor.

Peyami Safa nında gençliğinde yaşadığı kemik veremi hastalığına sahip bir genci okuyoruz. Hasta bir yaşamı ve umudu okuyoruz. Bu gencin iç dünyasına da giriyoruz. 

Kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum.

Kitapla ve sevgiyle kalın 🌷

🍁Bazen etrafımızda o kadar esrarlı bir hadise olur ki ince teferuatına kadar bunu sezeriz, fakat hiçbir şey idrak edemeyiz; ruhumuzun içinde ikinci bir ruh her şeyi anlar, fakat bize anlatmaz, böyle korkunç işaretlerle bizi muammanın derinliklerine atar ve boğar."s44 

🌼 Her insanı bize hatırlatan, her insanı içimizde yaşatan bir ayırıcı alamet var. "S47 

🌱Öyle bir yaşta idim ve öyle bir mizaçta idim ve çocukluğumda o kadar az oyun oynamıştım ve aldatmasını o kadar az öğrenmiştim ki, yalan bana suçların en ağırı gibi geliyordu; ve bir yalan söylendiği zaman insanların değil, eşyanın bile buna nasıl tahammül ettiğine şaşırıyordum. Yalana her şey isyan etmelidir. Eşya bile."s51 

🌻" Ah ben ruhumun içindeki o ikinci ruhu bilirim, esrarı gören gözleriyle ve esrarı duyan kulaklarıyla her şeyi sezer ve bana sezdirir ve beni aldatamaz,ah, içim beni aldatmaz."s52 

🍄Hakikati seviniz, o da sizi sever; hakikati arayınız, o da sizi arar ve üstüne yalan Çin setleri gibi kalın duvarlar örtsün, altında kalan hakikat bir ince iniltiyle, bir hafif rüzgar dalgasıyla, herhangi bir küçük işaretle mevcudiyetini bildirir:" Buradayım!"der."s52 

🌿Mevzuyu beğendim. Kime yaranmak olursa olsun, güzel Türkçe dururken, sokak levhalarına, tabelalara Fransızca ibareler yazılmasına aleyhtar olduğumu söyledim."s72. 

🪴Beni susturan şey nefretimdi. En basit içtimai davaları anlamayacak kadar yabancı tesirler altında şahsiyetlerini kaybeden bu insanlarla münakaşaya mecbur olmanın küçüklüğünden muzdariptim."s74