Merhabalar Sevgili Arkadaşlarım,
Bu kitabı geçen sene Kitaplara Kaçanlar blogundaki tanıtım yazısı sayesinde almıştım. Normalde Sosyoloji bölümünü bittirdim. Okul zamanı okumam gerekirdi ama o zamanlar bölümümle alıp veremediğim bir okuma sorunum vardı. Geç olsun güç olmasın. Kendi kendime kaldığım bu zaman da okumam büyük şans. Defalarca okuyup kafa yorabileceğim ender kitaplardan. Okurken büyük keyif aldım. Her kelimenin cümlenin altı çizilir. Kafamızın bir köşesinde de büyük notlar almamızı sağlayan çokça düşündüren ve bizi yormayan nadide kitaplardan.
Bende her zaman 'Zengin fakirler' derim. Vardır ama asla yoktur. Gözleri asla doymaz hep etrafında onlara yaklaşan insanlardan korkarlar ya bir şey isterse diye korkuyla yaşayan bir kaç insan da görmüştüm. Insanın gerçekten gönlü zengin olmalı... Gerisinin boş olduğunu pek anlamamaları üzücü. Daha kötü olansa aradaki bu uçurumların kapanmaması adaletsizliğin garip bir şekilde sürüp gitmesi hayret verici. Bu kitap sayesinde bunu daha da net açıkça görbilirsiniz. Ayrıca tüketim delisi olduğumuz şu günler de gözümü çok iyi açıp sirkelenmemi sağladı.
Tavsiye ederim. Iyi okumalar dilerim . (:
Sevginin elektroniğe uydurulmuş halinin sevgiyle hiçbir ilgisi yoktur; tüketicilere yönelik teknoloji ürünleri insanların narsizmini tatmin etme yemiyle müşterilerini yakalar. Ne olursa olsun, ne yaparsak yapalım veya neyi yapmaktan vazgeçersek geçelim bizim üzerimize çok kafa yordukları kesin. Franzen'ın vurguladığı gibi "kendi yarattığımız filmlerde oynuyoruz ,sürekli kendimizi görüntülüyoruz,fareyi tıklıyoruz ve makine bize kendimizi becerikli hissettiriyor... Biriyle arkadaş olmak , bizi pohpohlayanlara sadece bir yenisini daha eklemek anlamına geliyor." Bu arada Franzen" Sempatik olmaya çalışmak sevgiye dayalı bir ilişkiye uygun değildir." Diye de ekliyor.
Sayfa 45
Başka birisinin(ama kimin?!) Kuşatması altında,postaya verilmiş veya verilmek üzere olan tahliye emrini bekleyen ,istenmeyen misafirlermişiz gibi,dünya gittikçe soğuk,yabancı ve itici oluyor.
Sayfa 69
Bu kitabı geçen sene Kitaplara Kaçanlar blogundaki tanıtım yazısı sayesinde almıştım. Normalde Sosyoloji bölümünü bittirdim. Okul zamanı okumam gerekirdi ama o zamanlar bölümümle alıp veremediğim bir okuma sorunum vardı. Geç olsun güç olmasın. Kendi kendime kaldığım bu zaman da okumam büyük şans. Defalarca okuyup kafa yorabileceğim ender kitaplardan. Okurken büyük keyif aldım. Her kelimenin cümlenin altı çizilir. Kafamızın bir köşesinde de büyük notlar almamızı sağlayan çokça düşündüren ve bizi yormayan nadide kitaplardan.
Bende her zaman 'Zengin fakirler' derim. Vardır ama asla yoktur. Gözleri asla doymaz hep etrafında onlara yaklaşan insanlardan korkarlar ya bir şey isterse diye korkuyla yaşayan bir kaç insan da görmüştüm. Insanın gerçekten gönlü zengin olmalı... Gerisinin boş olduğunu pek anlamamaları üzücü. Daha kötü olansa aradaki bu uçurumların kapanmaması adaletsizliğin garip bir şekilde sürüp gitmesi hayret verici. Bu kitap sayesinde bunu daha da net açıkça görbilirsiniz. Ayrıca tüketim delisi olduğumuz şu günler de gözümü çok iyi açıp sirkelenmemi sağladı.
Tavsiye ederim. Iyi okumalar dilerim . (:
Sevginin elektroniğe uydurulmuş halinin sevgiyle hiçbir ilgisi yoktur; tüketicilere yönelik teknoloji ürünleri insanların narsizmini tatmin etme yemiyle müşterilerini yakalar. Ne olursa olsun, ne yaparsak yapalım veya neyi yapmaktan vazgeçersek geçelim bizim üzerimize çok kafa yordukları kesin. Franzen'ın vurguladığı gibi "kendi yarattığımız filmlerde oynuyoruz ,sürekli kendimizi görüntülüyoruz,fareyi tıklıyoruz ve makine bize kendimizi becerikli hissettiriyor... Biriyle arkadaş olmak , bizi pohpohlayanlara sadece bir yenisini daha eklemek anlamına geliyor." Bu arada Franzen" Sempatik olmaya çalışmak sevgiye dayalı bir ilişkiye uygun değildir." Diye de ekliyor.
Sayfa 45
Başka birisinin(ama kimin?!) Kuşatması altında,postaya verilmiş veya verilmek üzere olan tahliye emrini bekleyen ,istenmeyen misafirlermişiz gibi,dünya gittikçe soğuk,yabancı ve itici oluyor.
Sayfa 69