ANASAYFA

6 Ekim 2024 Pazar

Gün Olur Asra Bedel ~ Cengiz Aytmatov

Ekim 06, 2024


 "İnsanoğlunun, bir başkasını, başkasının kişiliğini kıskanma kusurundan kurtulması çok zaman alacak."s406


Uzun zaman oldu. Yorumlamakta zorlanıyorum şuan. Eskiden okuduğum kitapların karakterlerin isimlerini hiç unutmazdım. Kitap her şeyiyle hafızamda kalırdı. 

Şimdi...

Bu kitap öyle kolay yorumlanacak bir kitapta değil. Benim için eşsizdi. 

Mankurtlaşmayı öğrendim. İnsanın kendi kültürüne karşı kendi soyuna karşı yabancılaşması gibi düşünebilirsiniz hissizleşmesi önemsizleşmesi... 

Yedigey baş karakterimizi olduğu gibi hatırlıyorum. Kültürüne geleneklerine bağlı iyi bir insan Yedigey. Arkadaşının vefatı üzerine onlar için kutsal bir yere gömülmesinde ısrar ediyor. Nitekim arkadaşının da vasiyetidir. Arkadaşının oğlu tam bir mankurttur(Okurken bu terimi çok iyi bir şekilde anlayabilirsinz.) Nitekim Yedigey çok inatçı biri olduğu için kimse onu kararından döndüremez. Cenaze yolcuğu sırasında. Arkadaşıyla ilk tanışma yılları ve gençlik yıllarına gideriz... Fakat bir yandan da başka bir dünya yla tanışırız. Bozkır la trenlerle ve tabii ki dönemin baskısıyla da. Ayrıca kitapta çok özel bir şey var. Kitabın içerisinde ayrı bir kitap gibi uzay ve yeni bir dünyayla ilgili okurken o bölümler çok hoşuma gitti.. 

Kitapla ilgili baya bir şey hatırlıyormuşum. Fakat beni en rahatsız eden ve en iyi hatırladığım şey. Yedigey'in eşine karşı vefasızlığıdır. Bu nasıl oluyor derseniz. İstasyona bir gün kaçak gibi bir aile gelir. Nitekim bu aile öğretmendir ve çok bilgili biridir. Dönemin iftiralarından dolayı çok zor durumda kaldıkları için bu ıssız istasyonu yeni yaşam yerleri olarak seçerler. Yedigey içten içe arkadaşım dediği insanın eşini beğenmektedir. Arkadaşının talihsizliğinden yararlanmaya çalışması benim için en mide bulandırıcı kısımdır. Nitekim karşılık bulamamasıyla çok sevindim. Ama yıllar sonra bile bir şekilde bulmaya çalışması.. anlayamıyorum... Anlamakta istemiyorum.

Okumanızı tavsiye ederim... Oldukça değerli bir eser.


Kitapla ve sevgiyle kalın 🌷 

💭"Herkes bir yeri bırakıp kaçabilir, fakat herkes kendini istediği kalıba sokamaz."s355

28 Eylül 2024 Cumartesi

Renklenmek

Eylül 28, 2024

 


Sonbahar , çok güzel değil mi?
Burası otoparkla yan siteyi ayıran yer . Geçtiğimiz aylarda çok kuvvetli bir fırtına çıkmıştı. İğde ağacı devrilmişti. Buraya koymuşlar dallarını kesip bildiğiniz bir fotoğraf konsept yeri gibi olmuş. doğayı kendi haline bırakınca ne kadar güzel olabileceğinin kanıtı gibi, hayran kaldım. 

Sosyalleşmek bu kelime benim için son 6 senedir yoktu. 
Unutmuşum...
Hayatım tek düzeydi.
Sosyalleşmek eve misafir çağırmaktı!
Çay kahve iki sohbet sonrası yorgunluk...

Lojman 💛
İyi ki olmuş...
Sosyalleşmeyi yeniden keşfettim...
Hayat evden ibaret değilmiş.
Burada kadınlar tam bir günümüz amazonu eşleri olmadan aylarca tek başlarına mücadele veriyorlar.
Bense eşim olmadığı zamanlarda hep ailemin yanına gidenlerdendim.
Şimdi ehliyete yazıldım. Bir amazon doğuyor... Oğlum bu durumdan nasiplenmeye başladı bile cimlastike yazdırdık. Korkup yanımdan ayrılmayacağını düşünürdüm. Fakat bana bakmadı bile birde sınıfın haylazı oldu... 

Hayatımın tekrardan renklenmeye başlaması ne kadar güzelmiş...

Şükürler olsun 🌸




25 Eylül 2024 Çarşamba

Kavak Yelleri ~ Reşat Nuri Güntekin

Eylül 25, 2024


 "Tabiatta yalnız kavaklar değil, her şey onu ayrı ayrı hayran etmekteydi. Kâh karınca yuvalarına eğilerek bu iğne burnu gibi hayvancıkların kışlık zahirelerini durup dinlenmeden taşımalarını seyreder, akşama kadar kahvede oturan, kavak altında uyuyan sürü sürü hemşehrilerinin bu mahluklardan nasıl ibret almadıklarına şaşardı."s214


Reşat Nuri Güntekin lisedeyken Çalıkuşu nu okumuştum şimdi tekrar okumayı düşünüyorum. Çünkü bugün ki kafamla okuduğum bütün kitaplarına ayrı hayran kalıyorum. Kitaplarındaki insan çeşitliliği ve dönem şartlarını gelişmeleri olayları öyle yalın ve tarafsız aktarıyor ki döneme ışınlanıyorsunuz. 

Cumhuriyetin ilk dönemine ışınlandık. küçük bir kasabaya tayini çıkan bir doktorla birlikte ilk önce oradan nasıl kurtulacağımızın planlarını yaptık. yavaş yavaş alıştık İstanbul hasreti de çektik arada ama buraya bizi bağlayan gelişmeler yaşandı. Sonra özlem ağır bastı gelişmeler de yatıştı. Yeni ve bizi üzen şeyler yaşandı.E bıraktığımızı da hayli merak ettik. Yaşımızı dert etmeyip gençlik yılımızda bıraktığımız İstanbul'u aynı kaldı sanıp kendimizinde değişmediğini düşünüp düştük yollara ve öğrendik ne biz aynı kaldık ne de Istanbul. 

Şahaneydi. Cumhuriyetin ilk dönemler de bu kadar baskıcı olduğunu bilmiyordum özellikle anadolu insanı için bu geçiş çok zor olmuş. Çok güzeldi okumanızı kesinlikle tavsiye ederim.

🌱"Aşk da değil de, Kerem ile Aslı masalında olduğu gibi âdeta kurşunla vurulmuşçasına bir vurgunluk..."s232


🌱"Sırf Emin Hulusi'nin kendine has bir çeşnide şakaları olarak hatırımda tuttuğum bu cümlelerde ben, yalnız oğullarıyla ortaklaşa giyilen paltodaki, kızların şapkası yüzünden kiremitsiz kalan damdaki, gömlek ve çoraplarını göstermemek için bayılmaktan vazgeçen insandaki tuhaflıklara gülmüştüm."s308

Şu satırlar beni paramparça etmiştir. Gülünecek ne buldun ki! 

🌱"Hayrül'enis bence kitab-ı nefistir

Ol yâr-ı mihribana aman ihtimam edin."( Hayırlı dost bence çok güzel bir kitaptır O sevgili dosta aman özen gösterin)s380


🌱"Ölüm her yerde çirkindir."s487



Hayatınız dan sevgi eksik olmasın 🌸


2 Eylül 2024 Pazartesi

Emek isteyenler

Eylül 02, 2024


  Çiçeklerimi çok seviyorum... Buradaki çiçeklerimden sadece bir tanesini satın aldım bir marketen böcekleri vardı beyaz beyaz araştırıp unlu bit olduğunu öğrenmiştim ve sürekli temizledim şimdi büyüdü benim güzel kızım. 

Bir kısmı annemden kalanı da arkadaşımdan sayesinde birçok şey öğrendim çiçekler açık havayı balkonu çok seviyormuş satın alınan çiçekler genelde çok yaşamıyormuş çok haklı her aldığım çiçek ölüyordu meğer evde baktığım içinmiş... 

Belki de biz bütün canlılar aynıyızdır. Bende evde sürekli durmayı sevmiyorum kim sever ki önceden ya da hala doğup büyüdüğüm yere gidince evde durmak bana batıyor bildiğin yerler de daha çok dışarıyı istiyorsun. Şimdi çocuklarla yanımda eşimi arıyorum kısa mesafe de sorun değil aslında bu küçük kısa mesafe markete gitmek bile iyi geliyor insana..

Ama biz kadınlar genel olarak bir şeylere bakmayı büyütmeyi seviyoruz galiba.. geçenler de kadınların evlilik yaşıyla ilgili bir yorum okudum 30 a kadar evlenmeliymişiz! çok güldüm... Bence bir kadın evlenmese de üretken evlenmese de güçlü evlenmese başarılı... Biz kadınlar tek başımıza da mutlu olmayı bulabiliyoruz (kedi, çiçek gibi) arkadaşlarımızla sohbetlerimiz kahkahalarımız bile daha güzel hatta arkadaşımızın derdi derdimiz sevinci sevincimiz olabiliyor.. 
Ama evlenmeden önce çalışırken patronum evlilik hakkında şöyle demişti "Bir kadın çocuk istediği zaman evlenmeli evliliğin öyle ağım şahım bir yanı yok" bu yoruma şu gün ki aklımla katılıyorum. 
Evlilik çok meşakkatli çok emek istiyor başları yorucu çünkü tanıdığınızı sandığınız kişiyi tanımadığınızı öğreniyorsunuz... Kendiniz içinde geçerli koltuktaki kırıntılar için çok sinirlenebileceğimi asla bilemezdim.Tabii ki bu bir hayat iyi ve kötü yönleri birlikte akıyor. 

O yüzden evliliğe değil de karşınızdaki kişiye odaklanmanızı tavsiye ederim. 

Sevgiyle kalın 💗


1 Eylül 2024 Pazar

Büyüyor

Eylül 01, 2024

 


Evet neden buralar da yoktum. Çünkü bu aralar biraz yorgundum.. Oğlum büyüyor artık tuvalete gitmeyi öğrendi. 3 yaşında henüz ama tuvalet korkusu vardı. Bir süre kendi haline bırakmıştım ama artık ipleri elime aldım. Ve öğrendi.. 
Ben daha çok korkuyormuşum nasıl öğreteceğim kaygısına düşmüştüm ama karar verince her şey yoluna giriyor.
Özellikle bu etiketler çok işe yarıyormuş İyi ki etiketler var banyonun duvarları bile güzelleşti. 

Böyle işte gündüz çocuklarımla akşamları lost dizisiyle e biraz daha akşam olunca kitaplarımla geçiyor..

Aslında buraya yazacak birkaç fikrim vardı ama not almamışım ve ben unutkan biriyim .
Bu da beni üzdü.

Neyse ben çay insanıyım özellikle böyle yeşil yeşil açık havada içilmesi dinlendiriyor.

Havalar da güzelleşti hoş geldin canım Eylül 
🫖



21 Ağustos 2024 Çarşamba

Kaçırdıklarımız - Adam Phillips

Ağustos 21, 2024


 Merhaba arkadaşlar,


Biri maç izlerken bende bilgisayarı açtım. 

Bir yerden başlayalım o zaman 

Arka kapak yazısına hayran kaldım.

Aslında konusu çok basit sahip olduklarının dışındakilerle çok meşgul olmaktan, kendi hayatını yaşayamama durumuna gelmek. Ya öyle olsaydı daha mı güzel olurdu? Paranoyasına hapsolmak gibi. 

📌''Deneyimlediklerimizden ziyade deneyimlemediklerimiz hakkında bilgi sahibi olduğumuzu düşünerek yaşıyoruz''s101

Bu satırları not almışım kitaptan okuyunca tekrardan işte bu dedim. Yazar sürekli bize bunu açıklamaya çalışıyor. İnsan sürekli neden her şeyi deneyimlemiş gibi davranır ki ? 

ve bu emin olma hali nereden geliyor? Nasıl deneyimlemediğin bir şeyin seni aslında mutlu edeceğini sanabilirsin? Ya da aklını neden sürekli kurcalar ki?

Maalesef yazar şu cümlelerle sorularıma cevap da vermiş sayılıyor

'' Yaşayarak öğrendiğimiz şey, deneyimlerin içtenlikle sarıldığımız (kendimize ve başkalarına dair ) inançlarımızı sürekli bizden çekip aldığıdır.'' s133 

her seferinde bir şey yaşarız ve umduğumuzun hep tersi çıkar. Aslında bu günümüz sosyalmedya durumu da olabilir çok beğendiğimiz insanların iç parçalayıcı durumları çıkabiliyor. 

Deneyimlerimizden ders çıkarsak deneyimlemediklerimize kesinlikle gıptayla bakmazdık onunda aslında bir başka yüzü daha olabileceğini aklımıza getirirdik.

📌''İstediğim her şey olamam ama kendim hakkında bilmediğim pek çok şey vardır.''s149

Ben bir çok şeyi yapamam zannediyordum. ama sadece zannediyormuşum geçmişe dönüp kendimle konuşsam güleceğimiz çok şey olurdu. Belki bir 10 yıl sonrada kendi hakkımda bilmediğim bir sürü şey daha ortaya çıkar .

Kitap o kadar güzel konulara değiniyor ki buraya yaz yaz bitmez okumanızı tavsiye ederim. not aldığım bütün alıntıları aşağıya ekliyorum 💗

''Ne istemediğini bilmek ne istediğini bilmek anlamına gelmez.''s99

''Önümüze bakabilmek için neyi ardımızda bıraktığımızı düşünmemiz gerekir.''s101

''İnsanların yaşadıkları deneyimleri anlatırken yaşayamadıkları şeyler hakkında bu denli otoriter,tutkulu ve kendinden emin bir tavırla konuşmaları bana çarpıcı geliyor.''s101

''Yazmak bir terapi çeşididir;  bazen yazmayan,beste veya resim yapmayan insanların,insanlık durumunun özündeki delilik, melankoli, korku ve panikten nasıl kaçabildiklerini aklım almıyor.s109(Greene Kaçış Yolları)

''İnsanın yiyeceğe ve derin bir uykuya olduğu kadar kaçışa da ihtiyacı vardır.''s109(Auden)

''Hayat dediğin ne ki: yürüyen bir gölge, zavallı bir aktör bu sahnede: bir saat boy gösterip,boyun kırıp gidecek!Bir daha asla duyulmayacak sesi. Bir aptalın anlattığı bir masal bu: Kuru gürültüler, deli saçmalarıyla dolu Hiçbir şey ifade etmiyor.''s149(Macbeth Shakespeare)

💥''Ve artık delilik üzerine konuşmak oldukça güç çünkü kapitalist tıp , tanıların farklılaştırılmasına yani ilaç pazarı yaratılmasına dayanıyor ve çünkü akıl hastalıkları denilen dalda tanı koymak-bütünüyle haince olmasa da pek çok sebepten ötürü kelimenin iki anlamıyla da eskisinden katbekat daha sofistike bir halde. Bu dalda on dakikadan fazla görev yapmış herkes modanın ve tanıların ne kadar çabuk değiştiğini bilir. Çocuk psikiyatrisi olarak çalışmaya başladığım dönemde uzun seneler boyunca pek çok çocuğa DEB(dikkat eksikliği bozukluğu) teşhisi konulup o yönde bazen ilaç vasıtasıyla tedavi uygulanmıştı. Fakat bu akım çabuk geçti;anlaşılan şimdiler de herkes bipolar.''s 151

''Ne de olsa ne kadar az konuşulursa mesele o kadar çabuk çözülür. İlaçlarla uyuşturulmak birilerinin sizi her zaman duymaması anlamına gelir; konu delilik olduğunda tiyatro ilaç kültürüne karşı en iyi panzehir olmuştur. Tiyatro her daim psikiyatri karşıtı hareketin başını çekmiştir.''s152


Kucak dolusu sevgiler💕






12 Ağustos 2024 Pazartesi

Zor İşler

Ağustos 12, 2024

 

Ogluşumla bu ara sohbetlere doyamıyoruz. Çünkü sürekli söyleyecek bir şeyi var... 
Böyle olunca da muhabbete doyum olmuyor. 

Şu ara bir kitabı yorumlamam lazım aslında buraya daha çok yorumunu yazacağım kitaplar var bilgisayarı yarın açıp biraz yazacağım ama Monte Cristo Kontu nu okudum ve yorumlamakta çok zorlanıyorum.
Neyse zor işimiz de bu olsun. 
Yapraklar sararıp dökülmeye başlamış. Oğlum sayesinde fark ettik çünkü her ağaçtan bir yaprak koleksiyonumuz oluşmaya başladı. 
Bu yaprak sevdası uzun bir süre devam edecek gibi..

Aylak Adam ı okuyorum 5 6 ay önce okumaya çalışıp anlamamıştım. 5 6 ayda ne kadar çok değiştiyse zihin olarak şimdi çok güzel bir anlatımın olduğunu fark edebildim... 

Ve kitap alışverişine ihtiyacım var.. kış için birikim yapmaya başlayalım sadece konserveyle olmuyor bu işler 👋🏻